EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ’NDE HARPUT - 1

Evliya Çelebi’nin Seyahatnames’inde Palu ile ilgili bilgileri derleyerek siz değerli okuyucularımla paylaşmıştım.

Bu yazı dizimizde de Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde Harput ile ilgili bilgileri siz okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

Seyyit Ali Kahraman ve Yücel Dağlı’nın hazırladığı “Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesikitaplarının 1/1, 3/1, 3/2 ve 4/1 ciltlerinde Harput’tan bahsedilmektedir. 

Harput ile ilgili bu bilgileri siz değerli okuyucularım için derlemeye çalıştım.

Evliya Çelebi, 1649 tarihinde Şam’dan Rum diyarına yaptığı seyahatinde Harput’a uğrar. Bu seyahati Arapgir - Harput - Palu güzergâhı olarak devam eder.

EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ’NDE PALU – 2

geçen haftadan devam…

Ab-ı Hayat Suyu

“Palu Kalesi ensesinde bağın ardında İrem Bağı gibi bir köydür ki bu beldeye Allah’ın hediyesi bir mesire yeridir.

Bu yerlerde tanınmış ve bilinen bir mesire yeri, dinlenme yeri ve ağaçlık bir mekândır. Öyle gölgelik ve yeşilliktir ki bütün Palu beyleri ve diğer yerlerin beyleri orada dinlenip eğlenirler. Bu İrem gibi köy, Palu beylerinin hassıdır.

EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ’NDE PALU - 1

Evliya Çelebi’nin Palu Kalesi’ne verdiği “Kahkaha Kalesi” ismini geçen üç yazımıza başlık yapmıştık.

Evliya Çelebi (1611-1685), 17. yüzyılın önde gelen seyyahlarından ve az sayıdaki 17. yüzyıl nesir yazarlarındandır. Elli yılı aşkın süreyle Avrupa, Batı Asya ve Mısır topraklarını gezmiş, gördüklerini de “Seyahatname” adlı 10 ciltlik eserinde toplamıştır.

Evliya Çelebi, 1630 yılından 1681 yılına kadar sürecek olan 50 yılı aşkın bir seyahat hayatı yaşadı. Gezdiği yerler arasında o zamanki Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yer alan hemen hemen bütün yerler vardı.

1649 ve 1655 tarihlerinde Doğu Anadolu Bölgesi, Irak ve İran seyahatlerinde Palu’ya iki defa uğramıştır.

KAHKAHA KALESİ – 3

dünden devam…

Kakhaha / Palu Kalesi’ne yaptığımız hayal ile gerçek arasındaki gezimize kaldığımız yerden hep birlikte devam edelim.

Kalenin zirvesine nihayet ulaştık. 1170 rakımlı zirve noktasında yer alan gönderdeki dalgalanan şanlı bayrağımız bizi karşıladı adeta.

Aman Allah’ım! O da ne? Batıda Murat Vadisi ve Altınova, kuzeyde Yazı Ovası ve Munzur Dağları, doğuda göz alabildiğince uzanan Murat Vadisi, güneyde Ak Dağ silsilesi ile dört bir yan ayaklarınızın altında sanki. Tüm çevreye hâkimsiniz adeta.

KAHKAHA KALESİ – 2

dünden devam…

Zaman olur hayâli cihan değer” diyerek Kakhaha / Palu Kalesi’ne yaptığımız hayal ile gerçek arasındaki bu gezimize kaldığımız yerden hep birlikte devam edelim.

Urartular döneminde kışlık başkent olarak kullanılan Palu kalesi, Bizanslılar, Çubukoğulları, Artuklular ve Osmanlılar döneminde de yoğun olarak kullanılmıştı.

Bu medeniyetlerin bizlere miras olarak bıraktığı eserleri görmek için merdivenleri tırmanmaya devam ettik. Dinlenme teraslarında hem biraz soluklanıp dinlendik hem de o eşsiz manzarayı tekrar tekrar izledik.

KAHKAHA KALESİ – 1

Sevgili okurlar, üç gün devam edecek olan bu yazı serisini, şairin dediği gibi: “Zaman olur hayâli cihan değer” tadında okunması dileğiyle…

Sevgili okurlarım.

Gelin sizlerle birlikte hayal ile gerçek arasında Kahkaha Kalesi’ne bir yolculuk yapalım.

Bu yolculuk, hayal ile gerçek arasında bir yolculuk.

Çünkü; hayallerin zamanla gerçeğe dönüşeceği ümidi içinde bu geziyi sizlerle birlikte yapmak istiyorum.

AĞLARSA ANAM AĞLAR

Bir insanın derdini yürekten paylaşan tek kişi anasıdır.

Hiç kimse ananın evladına yakın olduğu kadar bir başkasına yakın olamaz.

Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar.

Anne,

Ana,

Ané,

Anéy,

Anam!..

ÖVÜNME; CAHİLİYE DÖNEMİNDEN KALMA KÖTÜ BİR HUY

Allah’u Teâla, en doğru yolu bulmamız ve ibret almamız için Kur’an’da Peygamberlerle, bazı kişilerle, ölüm ve ahiretle ilgili kıssalar anlatır.

Bu kıssaların anlatılış gayesi, göndermiş olduğu peygamberlerin yürüttüğü tevhid mücadelesinin dünyada rahat ve selametimizi, ahirette de kurtuluşa ermemizi sağlamak olduğunu anlamamız içindir.

Bu kıssalardan biri de Kehf suresi 32-46 ayetlerinde geçen kıssadır.

Bu kıssa (ibretlik olay), Kur’an’da insanların dikkatine sunulmuştur. Allah’ın verdiği nimetlere şükredip onun gereğini yapmak yerine, malıyla övünmeyi tercih eden adamın başına gelenler anlatılmaktadır.

İNSAN DENEN MEÇHUL

Alexis Carrel’ın “İnsan Denen Meçhul” isimli eserinin ismini yazımızın başlığı olarak kullandık.

Sosyal ve psikolojik bir varlık olan insanı maddi ve manevi bütün yönleriyle açıklayan Nobel ödüllü bir kitap…

İnsanın kendini tanıması ve hayatı daha iyi yorumlaması için okunması gereken kitaplardan biri…

Yalnız biz insanı, maddi ve manevi / olumlu ve olumsuz tüm yönleriyle Kur’an’da anlatıldığı şekilde tanımak istiyoruz.

İnsan; Arapça “ins” kelimesinden türetilmiş olup “beşer, insan topluluğu” anlamına gelir.

Ahdini unutması” sebebiyle de bu ismi aldığı ileri sürülmüştür.

Bazen “alışan, uyum sağlayan”,

Bazen “cana yakın olan”,

Bazen de “sosyal varlık” olarak tanımlanmıştır insan.

KUR’AN’A SAYGI

Kur’an Ayı’nın yani Ramazan Ayı’nın son günlerini yaşıyoruz.

Tuttuğumuz oruçları, okuduğumuz Kur’anları, yaptığımız ibadetleri Allah kabul etsin.

Ramazan Ayı’nda indirilmeye başlanan Kur’an’dan dolayı Ramazan Ayı aynı zamanda Kur’an Ayı’dır.

Kur’an-ı Kerim, en son ve en yüce ilâhî kitaptır. Cenab-ı Hakk’ın Kelâm sıfatının bir tecellisidir.

Kur’an; okunmak, anlamak ve yaşanmak için gönderilmiştir.

Çünkü Kur’an bir hayat nizamıdır.

Dünya ve ahiretimizi düzenleyen ilahi bir kitaptır.