ALLAH ve RESULÜ BEDDUA EDER Mİ? (3)

Bir önceki yazılarımızda “gazab ve lanet” kelimenin geçtiği ayet ve hadislerin ışığında “Allah’ın gazabına ve lanetine” uğrayanlardan bahsetmiştik. Bu yazımızda da Kur’an ve sünnette “veyl/yazıklar olsun” hitabına uğrayanları incelemeye çalışacağız.

 

III. Veyl / ویل

Kur’an-ı Kerim’de yer alan beddua sözcüklerinden biri de “veyl”dir. Bu kelime sözlük itibariyle; “azap, sıkıntı, keder, acı, felaket, helâk, yok olma, elem verici azap, hüzün, hüsran, yazık, eyvah ve küçük düşürme” gibi manalara gelmektedir.

ALLAH ve RESULÜ BEDDUA EDER Mİ? (2)

Bir önceki yazımızda “gazab” kelimesinin geçtiği ayet ve hadislerin ışığında “Allah’ın gazabına” uğrayanlardan bahsetmiştik. Bu yazımızda da Kur’an ve sünnette “Allah’ın lânetine” uğrayanları incelemeye çalışacağız.

 

II. Lânet (ﻠﻌﻧﺕ)

Lânet sölükte; “kovmak, uzaklaştırmak, iyilik ve faydadan mahrum bırakmak” anlamında olup dinî bir terim olarak; “Allah’ın bağış ve merhametinden uzak bırakılmayı” ifade eder.

ALLAH ve RESULÜ BEDDUA EDER Mİ? (1)

Beddua; Farsçada “fena, çirkin, kötü” anlamlarına gelen “bed” kelimesiyle Arapçada “dileme, isteme” gibi anlamlara gelen “dua” kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. “Kötü dilek, temenni” anlamına gelen beddua, duanın zıddıdır.

Bir kimsenin başına kötü şeylerin gelmesi için yapılan duaya beddua denilmektedir.

15 TEMMUZ 2016 HAİN DARBE GİRİŞİMİ (2)

15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi ile ilgili 16 Temmuz ve 16 Ağustos 2016 arası bir ay süreyle Facebook sayfamda paylaştığım yazılarımın bir kısmını paylaşmaya bugün de devam ediyorum.

15 TEMMUZ 2016 HAİN DARBE GİRİŞİMİ (1)

15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin üçüncü yılını geride bıraktık. Bu hain darbe teşebbüsünün gecesi ve sonrası Ankara’daydım. O gün darbenin izlerini bizzat gördüm, yaşadım. 16 Temmuz ve 16 Ağustos 2016 arası bir ay süreyle Facebook sayfamda paylaştığım yazılarımdan bazılarını yeniden siz değerli okuyucularımla tekrar paylaşmak istiyorum.

TEVAZU; İNSANIN DEĞERİNİ YÜKSELTİR, ŞEREFİNİ ARTTIRIR

Kur’an-ı Kerim Şuara 215, Hicr 88 ve İsra 24. ayetlerinde “وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ / vahfid cenaheke” deyimi geçer.

Bu deyim; kanadını indir, alçak gönüllü/tevazu sahibi ol ve kol kanat ger anlamlarına gelmektedir.

Vahfid cenaheke”; kibirlenmemek, böbürlenmemek, büyüklük taslamamak, kendini küçük görmek, alçak gönüllü olmak, kol kanat gerip saygıda kusur etmeyerek insanlara merhamet duyguları kabarmış bir vaziyette yaklaşmayı emreden bir terimdir.

KİBİR; HER GÜZELLİĞİN, HER İYİLİĞİN, HER NİMETİN ÂFETİ

Kur’an-ı Kerim Hac suresi ayet 9’da “ثَانِيَ عِطْفِه۪  / saniye ‘itfih” deyimi geçer.

Senyül atf; “kibir ve böbürlenmek demektir. Kibirli bir tavırla yüzünü buruşturmak, yüz çevirmek, burun kıvırma anlamlarına geldiği gibi; zikirden/Kur’an’dan, Hakk’tan yüz çevirmek, vazgeçmek anlamında da kullanılmaktadır.

ALLAH İLE ALDATMAK/KANDIRMAK

Ey insanlar, şüphe yok ki Allah’ın vadi bir gerçektir. O halde sakın sizi dünya hayatı aldatmasın. Çok aldatıcı (şeytan) da sakın sizi Allah (ın hilmi ve imhâli) ile aldatmasın.” [Fatır:35/5]

İnsanları Allah ile aldatmak, konu aldatmak ve aldanmak olunca, ilk aldatan olarak İblis; aldanan olarak ta insanlığın atası olan Hz. Âdem ve eşi akla gelmektedir. 

HZ. OSMAN, MELEKLERİN HAYÂ ETTİĞİ İNSAN

17 Haziran Hz. Osman’ın şehadetinin yıl dönümü.

Osman bin Affân, Fil Vak‘ası’ndan altı yıl sonra 577 yılında Tâif’te doğdu. Kureyş’in en zengin tüccarlarından Affân,  annesi Ervâ bint Küreyz, Resulullah’ın halası kızıdır.

Mensup olduğu Emevî (Ümeyye) kabilesinin soyu Abdümenâf b. Kusay’da Hz. Peygamber’in nesebiyle birleşir.

ÂR DAMARI ÇATLAMAK, HAYÂ PERDESİ YIRTILMAK

Âr/hayâ kelimesi sözlükte; “hicab, utanma, çekinme, sıkılma, ahlak, namus, edep, kınama, onur kırıcı tutum ve davranış” vb. anlamlara gelmektedir. Âr ve hayâ kelimesi de Türkçe’de biribirinin eş anlamlısı olarak kullanılmaktadır. 

Terim olarak da; “nefsin çirkin davranışlardan rahatsız olup onları terketmesi, kötü bir işin yapılmasından veya iyi bir işin terkedilmesinden dolayı insanın yüzünü kızartan sıkıntı, insanın Allah’a olan sevgi ve saygısından dolayı kötülüklerden ve ahlak dışı şeylerden kaçınması” gibi değişik şekillerde açıklanmıştır.