CAN ERZİNCAN - 2

geçen haftadan devan…

Erzincan

Nihayet Can Erzincan’dayız.

Erzincan il sınırı levhası bilgi tabelasına baktığımız zaman merak ettiğimiz nüfus ve rakım bilgilerini göremedik. Çünkü Türkiye genelinde bu bilgiler il ve ilçe sınırı levhalarından kaldırılmıştı. Oysa bir ilçe ve il sınırına geldiğimiz zaman o il ve ilçenin nüfus ve rakımını öğrenerek hem merakımızı giderir hem de bilgilenirdik.

Kaldırılma gerekçelerine baktığımız zaman çok komik. Güya “büyük masrafı engellemek” için kaldırılmış. Oysa levhalarda değişecek olan sadece nüfusu belirten rakamlardı. Tasarrufmuş!..  

Google Baba”ya müracaat ettik. Erzincan’ın rakımı 1.185 m, merkez nüfusu ise 2022 verilerine göre 166.181. Yani küçük ve şirin bir ilimiz. 

Erzincan ve Kemah’ın, 1864 yılında Harput Eyaleti’nin sancaklarından biri olduğunu biliyor muydunuz?

Erzincan; Keşiş ve Munzur sıra dağları arasındaki platoya sıkışmış bir can şehir.

Haziran ayında bile zirvelerinin karla kaplı olduğu bu dağlar, şehre ayrı bir güzellik katıyor.

Erzincan, yeşilliğiyle, doğal ortamıyla, şehircilik ve imar planıyla örnek ve şirin bir şehir, yani Can Şehir…

1939 yılında meydana gelen ve “Büyük Erzincan Depremi” olarak anılan bu deprem sonucu yerle bir olan Erzincan yeniden inşa ve imar edilmiş.

Genellikle dört kat üzerine inşa edilen binaları, düzgün ve geniş caddeleri ile örnek bir şehir olmasına rağmen bu kuralın bazı yerlerde ihlal edildiğini gözlemledim. Son Kahramanmaraş depremleri bizim için, bizler için son bir ders olur da bu kurallar ihlal edilmez.

Bakırcılık

Resmi bir kurumun misafirhanesinde konaklıyoruz…

Bizi karşılayan ve yakından ilgilenen Mehmet Parmaksızoğlu ve Metin Keklik beyefendilere teşekkür ederim.

Erzincan, küçük ve şirin bir ilimiz. Şehir merkezinde sizi geçmişe götürecek tarihi eserleri mevcut değil. Erzincan geçmişte bakır ve bakırcılık sanatları ile ünlenmiş bir şehrimizdi. Bakırcı ustalarının çalıştığı, değişik mutfak ve süs eşyasının imal ettiği, çekiç seslerinin insanı cezbettiği ve çeşitli bakır eşyalarının satıldığı bir çarşı hayaliyle bakırcılar çarşını sorduğumda; böyle bir çarşılarının olmadığını söyleyerek şehir merkezindeki yer altı çarşısını tarif ettiler.

Şehir merkezinde yeraltı çarşısına gittiğimde ise sadece bakırdan mamul çeşitli eşyaların satıldığı birkaç dükkân mevcuttu. İmalatın nerede yapıldığını sorduğumda sadece çok az sayıda birkaç ustanın ya evinde ya deposunda ya da dükkânlarının arkasında imal etmeye çalıştıklarını söylediler.

Erzincan ile birlikte bu bakırcılık sanatının ve imalatının yaşatılması için gerekli çalışmaların bir önce başlatılması gerekmektedir.

Tulum Peyniri, Döner ve Kuru Fasulye

Erzincan’ın ülke genelinde tulum peyniriyle şöhret bulduğu gibi genel bir kanaat var. Erzincan eşsiz damak tadı tulum peynirini markalaştırarak coğrafi işaretli tescilini yaptırarak kendi illerinin en önemli ürünü haline getirmiş ve şehre önemli ekonomik katkı sunmayı başarmış.

Bu konuyla ilgili tulum peyniri satan bir esnafla sohbet ediyoruz. “Her ne kadar tulum peyniri bizim Şavak bölgesinde üretiliyor ve bunda Elazığlı üreticilerin katkısı çok olsa da siz bu değere sahip çıktınız” dediğimde, “haklısınız” diyerek doğruladı ve tulum peynirinde Elazığ faktörünü kabul etti. Ben de “peyniri bizden adı ise sizden olsun” diyerek latife yaptım.

Elazığ’ın coğrafi işarete sahip tescilli birkaç ürünün içinde en önemlisi olan “orcik”i ne kadar tanıtabildik?

Ha şunu unutmadan belirtmem gerekiyor. Bu ile gittiyseniz mutlaka Erzincan’ın meşhur dönerini yemeyi unutmayın. Erzincan’da “Erzincan Meşhur Döneri” diye birçok işletmeyi göreceksiniz. Biz de sorduğumuz birkaç esnafın tavsiyesi üzerine en iyi dönerciden Erzincan dönerini yedik. Yolunuz düşürse sizlere de tavsiye ediyorum. Döner yerken şefe ekmeği yağlı olsun demeyi de unutmayın.

Elazığ’a bir misafirimiz geldiği zaman götürebileceğimiz ve Elazığ’ın varsa en meşhur yemeğini ikram edebileceğimiz kaç işletmemiz var?

Bu arada iri taneli ve yuvarlak, çok lezzetli ve kaliteli, çabuk pişen Erzincan’ın “şeker fasulyesi” İspir şeker fasulyesi ile yarışır hale gelmiş. İri taneli, dolgun ve uçları yuvarlak olan “dermason kuru fasulyesi” de çok meşhur.

Ekşisu

Erzincan, “Ekşisu ve Ekşisu Mesire Alanı” şehir merkezine 11 km uzaklıkta, eski Erzincan-Erzurum karayolu üzerinde bulunmakta.

Doğal Maden suyunun adı; Erzincan’da “Ekşisu”…

Bizdeki “Yurtbaşı” doğal maden suyunun adının “Acısu” olması gibi…

Hani beğenerek içtiğimiz Kızılay Maden Suyu’nun kaynağı ve şişelendiği yerin ve suyun adı Ekşisu…

Burada yer alan çeşmelerden akan ve “Böğert” adıyla anılan bu maden suyunun anemi, karaciğer, mide, bağırsak ve safra yolu hastalıklarına iyi geldiğini de söylediler.

Erzincanlıların içme suyu olarak kullandıkları ve üç öğün sofralarında eksik etmedikleri bir su. Bizim Karaçalı çeşmelerindeki kuyruklar gibi Ekşisu çeşmeleri başında su bidonlarını doldurmak için sıra bekleyen kalabalıklar vardı.

Bir düşünsenize, bakkala, markete gidip Kızılay’ın maden suyunu alacağınıza bidonlarınızı alıp kaynağından akan çeşmelerden doldurup evinize götürüyorsunuz.

Ayrıca Ekşisu’yun bulunduğu geniş alana Erzincan’ın en gözde mesire alanlarından biri yapılmış.

Bu mesire alanında ve daha sonraki gezilerimizde bize iştirak eden eşiyle birlikte beni ve eşimi ağırlayan Sayın Mehmet Parmaksızoğlu ve eşine bir daha teşekkür ediyorum.

Terzi Baba ve Piri Samî Türbeleri

İnanç turizm bakımından Erzincan’da iki önemli şahsiyetin türbeleri bulunmaktadır. Terzi Baba Türbesi şehir merkezine yaklaşık 1.5 km, Piri Samî Türbesi ise 1 km mesafede olup her iki türbe de şehrin doğusunda ve Erzurum yolu üzerinde.

Erzincan’ın manevi önderlerinden biri olan Terzi Baba’nın asıl ismi Muhammed Vehbi’dir. Doğum ve vefat tarihleri kesin olmamakla beraber doğum tarihi 1789, vefat tarihi ise 1868 olduğu rivayet edilmekte. Mesleği terzilik olduğu için halk arasında “Terzi Baba” şeklinde anılmış. Terzi Baba Erzincan’a gelen Hâlid el-Bağdadî’nin halifelerinden Abdullah Mekkî’yi Kurşunlu Cami Medresesi’nde ziyaret ettikten sonra intisap ettiş. Birkaç gün sonra Terzi Baba’yı ziyarete giden Abdullah Mekkî, Hâlid el-Bağdâdî’nin verdiği emanet için uygun birini bulmak amacıyla yola çıktığını, kendisini bu emanete lâyık gördüğünü söylemiş ve Terzi Baba’yı Nakşibendî-Hâlidî halifesi tayin etmiş.

1980 yılında yeniden yapılan ve kendi adıyla anılan mezarlıktaki türbeye dört basamaklı bir merdivenden çıkılmakta. Türbenin giriş bölümünde iki sütunlu ve kurşun kaplı olan yağmurluk çıkması bulunmakta. Süsleme unsurlarının yer almadığı türbenin içi sade, sekizgen planlı düz bir örtüden oluşmakta. Osmanlı ve Selçuklu mimarî özelliğini yansıtan kesme taştan inşa edilmiş. Türbe ve etrafındaki hazire halk tarafından sıkça ziyaret edilmekte.

Diğer türbe ise Piri Samî türbesidir. Asıl adı Muhammed Samî Erzincanî’dir. 1842 yılında doğmuş, 1912 yılında vefat etmiş. Terzi Baba’nın mürid ve halifelerinden. İstanbul Fatih Medresesi’nde ilim tahsil edip icazetnâmesini aldıktan ve çeşitli yerlerde müderrislik yapmış ve sonra 1883 yılında türbesinin bulunduğu yerde “Kırtıloğlu” tekkesini kurarak ilim ve irşad görevine devam edip binlerce talebe yetiştirmiş.

Türbe ve kendi adını taşıyan cami, yeniden yapılarak 2017 yılında ziyaret ve ibadete açılmış.

Şu bilgiyi de okuyucularımla paylaşmak istiyorum; Mollakendi köyünde evliya-i kiramdan Şeyh Ahmed Peykerici’de Erzincanlıdır ve “Erzincanî Ahmed Peykerici” ismiyle bilinmektedir.

devamı haftaya…

21.07.2023

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi