CAN ERZİNCAN – 3
geçen haftadan devan…
Ergan Kayak Merkezi
Daha önce ifade etmiştim.
“Erzincan; Keşiş ve Munzur sıra dağları arasındaki platoya sıkışmış bir can şehir.”
Kuzeyinde Keşiş Dağları, güneyinde ise Munzur Dağları…
Yine Sayın Mehmet Parmaksızoğlu ve eşinin refakatinde eşimle birlikte şehir merkezine 12 km. mesafede ve 2.790 m yükseklikteki Ergan Kayak Merkezine arabayla tırmanmaya başladık. Ulaşım çift şerit, sıcak beton asfalt ve refüj aydınlatmalı çok rahat bir yol ile sağlanmakta. Tırmandıkça Erzincan ve adeta zümrüt yeşiline boyanmış Erzincan Ovası’nın manzarası bir harika. Bulutlar bile ayaklarımızın altında kalmıştı.
Sayın Parmaksızoğlu’nun verdiği bilgilere göre Ergan Kayak Merkezi; 17 km’yi aşan üç kademeden oluşan Türkiye’nin en uzun kayak pistine, saatte 1.000 kişi taşıma kapasiteli teleferik, saatte 2.700 kişi taşıma kapasitesine telesiyej tesisine sahip ve Türkiye’de doğal karın en uzun süre kaldığı bir kayak tesisi.
Kayak merkezinin hemen başlangıcının üst kısmında çıkan buz gibi bir su, bu suyun oluşturduğu küçük bir şelale ve bu şelalenin aktığı bir yapay göl sizi karşılıyor. Bolu’da bulunan “Gölcük Gölü”nün adeta bir küçük modeli veya kopyası…
Gölün etrafını dolaşıp, buz gibi akan şelalesin suyundan içtikten sonra bu eşsiz manzarayı izlemek için etrafında bulunan kafe ve restorandan birinde çay molası verdik. Çaylarımızı yudumlarken tepesi karla kaplı olan Munzur Dağı’nın zirvesinden başlayıp eteklerine kadar gâh inen, gâh çıkan bulutların dansını izlemek harika bir duyguydu. Ciğerlerimizi bol oksijenlerle doldurup, karşı yakadaki Keşiş Dağlarını, Erzincan ovasını ve bu ovanın üzerini kaplayan bulutları da izlemeyi ihmal etmedik.
Gözlerimi kapadım ve bir an kendimi Hazar Baba Kayak Tesisleri’nde olduğumu düşledim. Gözlerimi açtığımda ise bunun sadece bir hayal olduğunu üzülerek gördüm. “Belki bir gün!..”
Dönüş ve Kemah
Yolculuğumuzun dönüş güzergâhı ise; Kemah - İliç - Kemaliye - Keban ve Elazığ olacaktı.
Bir gün sonra Pazar günü sabah erkenden hareket ettik. İlk durağımız Kemah ilçesi idi. Kemah’a girişte bizi Kemah Mengücek Beyleri’nden “Sultan Melik Mengücek Ahmet Gazi Türbe ve Kümbeti” karşıladı.
Selçuklu hükümdarı Alpaslan’ın Anadolu’nun fethi için görevlendirdiği komutanlardan ve Mengücek Beyliği’nin kurucusu Melik Gazi’nin Kümbeti, şehrin hemen kuzey batısında 500 m mesafede Murat’ı Fırat’a çeviren Karasu Nehri’nin kıyısında kayalık bir platform üzerine yapılmış. Yanı başında ise “Behramşah Kümbeti” bulunmakta.
Ziyaretlerimizi yapıp fatihalarımızı okuduktan sonra Behram Kalesi’ne tırmandık. Kalenin hemen girişinde tarihi bir cami yeniden inşa edilmekte. Kalenin üzerinde çeşitli dönemlere ait birçok eserler mevcut olup, kazı çalışmalarının yapıldığını orada cami inşaatında çalışanlardan öğrendik. Kaleyi tümüyle gezmemize insan boyu kadar uzamış dikenli bitkiler müsaade etmedi.
Kaleden inişte ve kalenin hemen dibindeki mahalle içinde yer alan 1450 yılında “Emir Gülabi” tarafından yapılan “Gülabibey Camisi”nin bahçesinde biraz dinlenip soluklandıktan sonra, camiyi ziyaret edip iki rekât “tahiyyatü’l mescid” namazı kıldık. Cami kare planlı ahşap ağırlıklı güzel ve şirin bir camiydi.
Çocukluğumuzda rahmetli babamla bir gezi esnasında tarihi camileri gezerken her camide namaz kıldığına şahit oldum. Bana, “sen de iki rekât tahiyyatü’l mescid namazı kıl, camileri turistler gibi gezme” nasihatini hatırladım.
İliç ilçesini de selamlayıp Eğin / Kemaliye’ye doğru yol aldık.
Eğin / Kemaliye
Kemaliye eski adıyla Eğin ilçesi bana hep Harput’un bir parçası gibi gelir. Uzun yıllar Harput ve Ma’muratü’l-Aziz vilayetinin ilçesi olan Eğin, tarihi dokusu, kültürü ve özellikle de müziğiyle buram buram Harput kokuyor.
Eğin’e hemen girişte “Karanlık Kanyon” tekne turuna dâhil olduk. Kaptanımız kanyon hakkında şu bilgileri verdi:
“Karanlık Kanyon, dünyanın ikinci büyük kanyonudur. Karasu Nehri’nin oluşturduğu bu kanyon yaklaşık olarak 25 km uzunluğunda, 1.000 m derinliğinde, %90 yamaç eğimindedir.”
Bu kanyonda kaya tırmanışı, üsten kanyon geçişleri ve atlayışları gibi çeşitli etkinliklerin yapıldığı ve bu etkinlikler sırasında çeşitli kazalar yaşandığını ve bazen ölümlerin meydana geldiğini belirtti.
Tekne turundan sonra kanyonun hemen yanındaki tünellere girdik.
Eğin’i Divriği üzerinden İç Anadolu'ya bağlamak amacıyla 1870’de inşasına başlanan “Taş Yolu”, 132 yıllık çalışma sonucu rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu tarafından tamamlanabilmiş.
Dünyanın en zorlu yolları arasında gösterilen bu yol, çok sayıda tünel, viraj, keskin uçurumlarıyla hem yaya hem de araçla gezinti yapmak isteyen macera tutkunlarını cezbediyor.
Bu yoldan arabayla gitmek istediğimizde son yağan yağmurlardan dolayı ileride toprak kayması olduğunu söylediler. Biz de biraz yaya gezdikten sonra geri dönerken 70 küsur yaşında bir fotoğrafçı ile karşılaştık. Tanıştıktan sonra aslen Eğinli olduğunu ve İstanbul’da ikamet ettiğini, her yaz mevsiminde Eğin’e geldiğini, yedi gündür kanyon kayalıklarında bulunan dağ keçilerini izlediğini ve fotoğraflarını çektiğini söyledi. Hatta bir dağ keçisinin yavrulama anını detaylı bir şekilde fotoğrafladığını anlattı.
Eğin küçük bir ilçe, yazın ise nüfusu nerdeyse on kat artıyor. Eğinliler başka vilayetlere giderken geri dönmek üzere gitmişler. Bizim Harput ve Palulular ise geri dönmemek üzere arkalarına bakmadan gittiler ve bir daha dönmediler. Eğin’e Eğinlilerin dirisi, Harput ve Palu’ya ise Harput ve Paluluların ölüsü (cenazesi) geliyor.
Kısacası Eğin yeşilliği ile harika manzarası ile adeta küçük bir nehir olan kaynak suları ile restore edilen evleri ile bakımlı, şirin ve güzel bir ilçe.
Eğin’in çıkışında veya Elazığ’dan geliyorsanız girmeden hemen üst kısmında bulunan dağın zirvesindeki “Kırkgöze” piknik alanında bir çay molası verdik. Kayaların içinden farklı yerlerden çıkan buz gibi suyundan kana kana içtikten sonra, ayaklarımızın altında muhteşem bir manzara oluşturan Eğin’i seyretmeye doyamadık. Tabi bu arada yine çaylarımızı yudumluyorduk.
Ocak Köyü / Hıdır Abdal Sultan Türbesi
Bu gezide son durağımız Kemaliye’nin “Ocak Köyü Hıdır Abdal Sultan Türbesi” oldu. Türbe ve çevresi tüm sosyal tesis ve donatılarıyla bakımlı ve güzel bir mekân. Türbe ve cami ziyaretini yapıp tekkede (dergâh) biraz nefeslendikten sonra yolumuza devam ettik.
Keban ve nihayet Elazığ…
28.07.2023
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi