YORULDUM DOSTLAR, YORDULAR BENİ...

Yayıncılık dünyasında en zor işlerden biri, insanın kendi eserini ya da kendisini tanıtmasıdır. Hele bir de bulunduğunuz çevre, emeğinizi görmezden gelmeyi tercih eden bir tavır içindeyse, bu yük çok daha ağırlaşıyor. Elazığ basınına yıllarımı verdim; yazılar yazdım, araştırmalar yaptım, kitaplar yayınladım. Ancak ve ne yazık ki, bu emekler ne duyuldu, ne konuşuldu, ne de tartışıldı.

Kimseden bir teşekkür beklemiyordum, ama en azından bir eleştiriyi hak ettiğimi düşünüyordum.

KİTAP FUARLARI ve 5. ELAZIĞ KİTAP FUARI

Kitaplar, insanlığın en büyük bilgi hazineleridir. Okuma kültürü, toplumların gelişmesi ve kültürel mirasının gelecek nesillere aktarılmasında çok önemli bir rol oynar.

Kitap fuarları, yalnızca kitapların sergilendiği, tanıtıldığı ticari bir organizasyon ve mekân değil; aynı zamanda toplumun her kesiminin bir araya gelerek kültürel zenginlikleri keşfettiği, tartıştığı ve paylaştığı toplumun kültürel ve entelektüel birikimine önemli katkıda bulunduğu bir platformdur.

İnsanlar burada yeni yazarlarla tanışır, farklı eserlerle buluşur ve kendi dünyalarına yeni pencereler açar. Kitap fuarları, edebiyatın, tarihin, kültürün ve sanatın paylaşıldığı bir şölen gibidir. Çocuklardan yaşlılara, öğrenci gruplarından akademisyenlere kadar her kesim, bu şölenden kendi payına düşeni alır.

ELAZIĞ’DA GÜZEL ŞEYLER OLUYOR: KÜLTÜR, TARİH ve TOPLUMSAL DAYANIŞMA

Elazığ, tarihsel zenginliği, kültürel mirası ve toplumsal dayanışmasıyla her zaman dikkat çeken bir şehir olmuştur.

Elazığ, son yıllarda belediye ve yerel yöneticilerin yoğun çabalarıyla kültürel, tarihî ve sosyal anlamda gözle görülür bir gelişim sürecine girmiş durumda. Şehrin köklü geçmişini, kültürel mirasını korumaya yönelik projeler bir yandan yerel halkı gururlandırırken, diğer yandan dışarıdan gelen ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Bu gelişmelerin merkezinde, Harput’un eşsiz tarihi mirası ve Elazığ Belediyesi’nin bu mirası canlandırma çalışmaları yer alıyor.

ELAZIĞ KÜLTÜR YOLU FESTİVALİ

Elazığ TSO Başkanı Sayın İdris Alan’ın “Elazığ, Kültür Yolu Festivali Kapsamına Alınmalı” konudaki düşünceleri ve teklifleri gazetemizin 06 Kasım 2024 tarihindeki manşetinde yerini aldı.

21 Ekim 2024 tarihinde köşemizde “Elazığ; Turizmde Hak Ettiği Yerde mi?” başlıklı yazımızda Elazığ’ın turizm konusundaki yeri ve önemi belirtmiş, ilimizin tanıtımı için “kültürel etkinlik ve festivallerin düzenlemesi” gerektiğini ifade etmiştik. 22 Ekim 2024 tarihinde de gazetemiz bu konuyu manşetine taşımıştı.

ANTEP - TAŞUCU - URFA GEZİSİNDE;

HAT SANATI ve URFALI HATTAT MUSTAFA KAÇAR

Türkiye’de her mevsim başka bir güzeldir.

Eğer güzel ülkemizi gezecekseniz mevsimine göre gezmelisiniz.

Sonbaharın sonuna doğru Güneydoğu ve Güney bölgesini gezmenizi tavsiye ederim.

Ben de öyle yaptım.

29 Ekim Cumhuriyet bayramı tatilini değerlendirmek açısından öncesi ve sonrasını da dâhil ederek eşimle birlikte 10 günlük bir seyahat planladık.

Bu seyahat vesilesi ile geçen hafta gazetemizdeki köşemizi de boş bırakmak zorunda kaldık.

Bu seyahatimizle aynı zamanda geçmiş anıları hatırlamak, eski dost ve arkadaşları ziyaret etmek de vardı. Çünkü 1986-1989 yılları arasında Gaziantep Atatürk Lisesi ve Nizip Ticaret Lisesi’nde görev yapmış, birçok arkadaş ve dost edinmiştik.

ELAZIĞ; TURİZMDE HAK ETTİĞİ YERDE Mİ?

Elazığ, özellikle Harput ve Palu’nun sahip olduğu binlerce yıllık tarih ve zengin kültürel mirasla Anadolu’nun önemli merkezlerinden biridir.

Harput ve Palu, Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerine ev sahipliği yapmış, buram buram tarih kokan topraklardır. (bk. 10.12.2018 tarihli Harput Palu’dur, Palu Harput’tur yazımız https://www.gunisigigazetesi.net/makale/13394910/suleyman-yapici/harput-paludur-palu-harputtur)

AVRUPA BİRLİĞİ UĞRUNA KAYBETTİĞİMİZ DEĞERLER

Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği süreci, yaklaşık yarım asırdan fazla bir süreden beri devam eden bir hedef olarak gerek siyasi gerek toplumsal alanlarda geniş yankı uyandıran bir konudur. 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile Türkiye, Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecinde uzun bir uyum aşaması geçirmiştir. Bu süreçte çeşitli reformların hayata geçirilmesi, yasal düzenlemeler ve toplumsal dönüşümler gerektiren bir süreç olmuştur.

Türkiye’nin AB’ye girebilme amacı doğrultusunda yürüttüğü politikalar, demokratikleşme ve modernleşme gibi kazanımlar sağlarken, bazı kültürel, sosyal, dinî ve ahlakî değerlerin de bu süreçte yitirildiği veya geri plana itildiği görülmüştür.

7 EKİM AKSA TUFANI: FİLİSTİN DİRENİŞİNDE DÖNÜM NOKTASI

7 Ekim’de Siyonist İsrail’e karşı yürütülen Aksa Tufanı operasyonun birinci yıl dönümü…

İsrail’in başlatmış olduğu katliam ve soykırımın da yıl dönümü…

Evet, tam bir yıl oldu.

Birinci yıl dönümünü yaşadığımız 7 Ekim Aksa Tufanı’ndan bu yana İsrail’in Filistin’de/Gazze’de soykırımı, şiddetini kaybetmeden devam ediyor.

Kandan beslenen İsrail, âdeta cehenneme döndürülen Gazze’de bebek, çocuk, yaşlı demeden, kadın erkek ayırmadan sivillere bomba yağdırıyor.

KUDÜS; SELAHADDİNLERİNİ BEKLEYEN ŞEHİR

2 Ekim 1187 Kudüs’ün Selahaddin Eyyubi tarafından fethedilişinin 837. yıl dönümü.

Kudüs; Peygamberler şehri,

Kudüs; yeryüzünde arş-ı alaya en yakını,

Kudüs; kutsallığın başşehri,

Kudüs; İsra’nın ikinci durağı,

Kudüs; Miraç’ın ilk basamağı,

Kudüs; ümmetin ilk kıblesi,

Kudüs; aşkın, hasretin, özlemin şehri,

Kudüs; medeniyetlerin kalbi,

Kudüs; mazlumların diyarı,

Kudüs; tüm Müslümanların izzet ve namusu…

SONBAHARIN BÜYÜSÜ: HAZANIN HÜZÜNLÜ GÜZELLİĞİ

Sonbahar, Güz veya Hazan Mevsimi…

Sonbahar, tabiatın en büyüleyici ve duygusal mevsimlerinden biridir. “Güz” ve “Hazan” olarak da bilinen bu mevsim, yazın sıcak ve enerjik günlerinin ardından havaların serinlemesi ile birlikte yaprakların sarı, kırmızı, turuncu ve kahverengi tonlarına bürünmesiyle adeta bir renk cümbüşü sunar. Bu renk cümbüşü, sonbaharın en büyüleyici yanlarından biridir.