ÂDEM GİBİ ADAM OLMAK

Adam olmak, Âdem olmaktır. Adam’ın aslı Âdem’dir. Adam olmak tabirindeki “adam” kelimesi “Âdem”den galattır; dolayısıyla adam olmak aslında “Âdem” olmaktır.

Bizim kültürümüzde “adam”ın tam karşılığı ise “insân-ı kâmil”dir. Yani “Âdem olmaktır.

Nitekim Günlük yaşantımızda sık sık kullandığımız, hatta dilimize pelesenk ettiğimiz bir deyim var; “adam olmak.

MERHABÂ EY ÂLÎ SULTÂN MERHABÂ

11-18-25 Mart 2019 tarihli gazetemizde üç bölüm halinde KANDİL GECELERİ başlıklı yazım yayımlanmıştı.

Bu yazıda tüm kandil gecelerini incelemiş ve sonuç olarak şunları belirtmiştik:

1. Kandillerin kutlanması Peygamberimiz döneminden sonra ortaya çıkmış olup, büyük ölçüde geleneğe dayanmaktadır.

CEHL-İ MÜREKKEB GAYRI KAABİL-İ ISLAHTIR

Cehl veya cehâlet; ilmin zıddı olup “bilgisizlik, bilmemek” anlamına gelir. Bölgemizde ise “cahal” kelimesi, “genç, deneyimsiz” anlamında da kullanılmaktadır.

Bilgisizlik anlamına gelen cehl veya cehâlet, diploma eksikliği değildir.

Cehâlet; bazen bilmemek, bazen bildiğini anlamamak, bazen bilmediğini bilmemek, bildiğini sanmak, bazen bile bile yanlış yapmaktır.

YİTİK BİR ŞEHRİN İZİNDE...

İnsan, yitiği olan bir varlıktır. Bu yitik, asıl vatanıdır. Vatan ise, Cennet’tir.

Cennet, insanın yaşadığı ilk ve en güzel mekân idi. En güzel şeylerin bulunduğu Cennet’i yitiren insan, yeryüzünde bu mekânı yeniden kurmanın peşinde olmuştur.

Yeryüzünde, yaşadığı mekânları ilk ve en güzele benzetmek, o tadı yeniden ve ebedî olarak almak, mükemmeli tekrar bulmak arzusu ile şehirler ve bu şehirlerde yaşayacağı mekânlar kurmuştur.

ALLAH’A SIRT ÇEVİRMEK

Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler. [Bakara: 1/101]

(Şuayb:) Ey kavmim dedi, size göre benim kabilem Allah'tan daha mı güçlü ve değerli ki, onu (Allah'ın emirlerini) arkanıza atıp unuttunuz. Şüphesiz ki Rabbim yapmakta olduklarınızı çepeçevre kuşatıcıdır. [Hûd: 11/92]

ALLAH’IN ARKADAN KUŞATMASI

 Allah onları arkalarından kuşatmıştır.” [Burûc: 85/20]

İhata kelimesi, “kuşatmak, etrafını çevirmek”; muhît kelimesi ise “ihata eden, bir şeyin etrafını çeviren, bir şeyi ve bir hususu bütün yönleriyle bilen” demektir.

Aynı zamanda “el-Muhît” kelimesi;  “Allah tüm şeyleri kuşatan ve tüm şeyleri bilen” anlamıyla da Esmâ’ül-Hüsnâ arasında mevcuttur

MÜFTÜLERİN KIYDIĞI NİKÂH; DİNİ BİR NİKÂH DEĞİL, RESMİ BİR NİKÂHTIR

İki hafta önce bir yakınımın nikâhında bulundum. Nikâh, il müftüsü tarafından kıyılacaktı. Aile’nin dini hassasiyeti olması nedeniyle müftü tarafından kıyılması istenmişti. Her iki aile taraflarının da düşüncesi müftünün kıyacağı nikâh, hem resmi hem de dini nikâh olacaktı.

Ben de merak ediyordum. Müftü acaba nikâhı nasıl kıyacaktı? Resmi prosedürün dışına çıkacak mıydı? Müftünün kıydığı nikâh, aynı zamanda dini bir nikâh sayılacak mıydı?

CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI

Diyanet İşleri Başkanlığı, 1-7 Ekim tarihleri arasını içeren Ekim ayının ilk haftasını 1986 yılında  “Camiler Haftası” olarak ilan etmiş ve kutlamıştır.

2003 Yılından bu yana ise bu haftaya Din Görevlilerini de ilave ederek  “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlamaktadır.

Müslümanın hayatı boyunca en fazla uğrayacağı, içinde ibadet edeceği, huzur bulacağı, cemaat halinde çevreye, ümmete ve insanlığa faydalı, hayırlı işler yapacağı bu mekânlara “bir hafta ayırarak” dikkat çekmeye niçin ihtiyaç hâsıl olmuştur?

AÇLIK VE KORKU ELBİSESİ

Allah o memleketi (size) bir (ibret) örneği olarak îrâd etti ki o, korkudan emin ve sakindi. Rızkı da kendisine her bir yandan bol bol geliyordu. Fakat o, Allah’ın nimetlerine nankörlük etti de Allah da ona (halkının) işlemekte ısrar ettikleri (kötülükler) yüzünden açlık ve korku libâsını (giydirip olanca acıları) tattırdı.[Nahl: 16/112]

Bu ayet, Kur’an’da geçen deyimlerin içinde Kur’an’ın kelam harikalarından ve mucizelerinden biridir. Söz ve anlam olarak bir mucize olan bu kelam, insanlara düşündürücü ve uyarıcı bir örnek sunmaktadır.

ALLAH VE RESULÜ’NÜN ÖNÜNE GEÇMEK

Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulü’nün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.[Hucurat: 49/1]

“…Allah'ın ve Resulü’nün önüne geçmeyin” ibaresi, bir mecaz türüdür. Bu ifade aynı zamanda Allah ve Resulü’nün emir ve yasaklarına karşı gelmekten bir nehiydir.

Bu ibare, yasaklanan davranışları kitap ve sünnet mihengine vurmaksızın hareket edenlerin durumlarının çirkinliğini ve edebe aykırılığını tasvir etmektedir.