YERYÜZÜNDE FESAD ÇIKARARAK YAPTIKLARIMIZIN CEZASINI MI ÇEKİYORUZ?

İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.” [Rum: 41]

Bu yaşadığımız süreç içinde hiç bu ayeti okuyup tefekkür ettiniz mi?

Bu ayet, bugün karşı karşıya bulunduğumuz büyük ve kapsamlı kaosun sebeplerine dikkat çekiyor.

Ayette geçen fesad kelimesi; “bozulmak, çürümek/kokuşmak; sağduyudan/orta yoldan sapmak” anlamlarına gelir.

DUA; KAPIYI ÇALMAKTIR

Her zaman, dua zamanı; her an, dua anı…

Haydi duaya, şimdi dua zamanı.

Dua; kapıyı çalmaktır…

Şimdi kapıyı çalma zamanı.

Dua kelimesi; “çağırmak, seslenmek, istemek; yardım talep etmektir.

KADERDEN KAÇIŞ VAR MI?

Geçen haftaki yazımıza; “Kader, kaza, cüz’i irade, tedbir ve tevekkül…” diyerek başlamış ve yazımızı; tüm bu tedbirlere rağmen kaderden kaçış var mı?...” sorusuyla da bitirmiştik.

Evet, tüm tedbirlere rağmen kaderden kaçış var mı?...

Ehl-i Sünnet’e göre kulların fiilleri; hayrı ve şerriyle, iyisi ve kötüsüyle tümü Allah tarafından yaratılmıştır. Yani olup biten her şeyin yaratıcısı Allah’tır.

ALLAH’IN KADERİNDEN ALLAH’IN KADERİNE KAÇMAK

Kader, kaza, cüz’i irade, tedbir ve tevekkül…

Kader; Allah’ın bütün nesne ve olayları ezelî ilmiyle bilip belirlemesidir.” 

Kaza; “Allah’ın nesne ve olaylara ilişkin ezelî planını gerçekleştirmesidir.

Cüz’î irâde; “insanoğlunun müsbet veya menfiye, hayır veya şerre yönelik işleri yapıp yapmamaya dair tercih kullanma salâhiyetidir.

ALLAH’A SIĞINMAK VE O’NDAN YARDIM İSTEMEK

Başımıza gelen bir felaket, musibet, bela ve kötülükle bir gün hayatınızda her şey tersine dönebilir.

Dengeler alt üst olabilir.

Kaldıramayacağımız bir yük omuzlarımıza binebilir.

Doğru bildiklerimiz yanlışa, yanlış bildiklerimiz doğruya dönüşebilir.

İhtimaller dâhilinde olsa bile bu haller hayatın kaçamadığımız kaçınılmazlarıdır.

KORKU VE ÇARESİZLİK ANINDA ALLAH’I HATIRLAMAK

İnsan yaratılışı gereği kendisinden üstün çok yüce ve sonsuz bir gücün varlığını kabule eğilimlidir.

Kendi varlığının ve evrenin üstünde hâkim bir kudretin varlığını hissetmek insanın benliğinde doğuştan mevcuttur.

Bu kabiliyet/fıtrat Yüce Allah tarafından insana verilmiştir. Ancak, fıtratın yolunu bulmasını engelleyen iç ve dış faktörler vardır. İnsanlık tarihi fıtrat ile onu engelleyen duygusal, düşünsel ve toplumsal faktörler arasında geçen mücadelelere sahne olmuştur.

DEPREMİN SOSYOLOJİK YÖNÜ

Türkiye 2. deprem kuşağında yer almakta, topraklarının %93’ü aktif deprem kuşağında ve nüfusun %98’i deprem tehlikesi içerisinde bulunmaktadır.

Yapılan gözlem ve araştırmalar sonucu her 8 ayda bir ülkemizde hasar yapıcı deprem meydana gelmektedir.

Deprem çoğunlukla fiziki olarak meydana getirdiği sorunların yanında psikolojik ve sosyolojik sorunlara da yol açmaktadır.

DEPREM SONRASI…

Elazığ Kent Konseyi organizasyonuyla 22.02.2020 Cumartesi günü Belediye Kültür Merkezi’nde “Deprem ve Sonrası Şehrin İnşası” ismiyle bir panel düzenlendi.

Panele ilgi büyüktü ve yaklaşık iki buçuk saat süren panel, büyük bir dikkatle takip edildi.

Panelin moderatörlüğünü F. Ü. İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Coğrafya bölümünden Prof. Dr. M. Taner Şengün üstlenmişti.

SABIR; MAVERADAN GELEN İLAHİ SESE “LEBBEYK” DEMEKTİR

24 Ocak’ta meydana gelen deprem üzerinden 24 gün geçti. Kışın en soğuk günlerini yaşıyor Elazığ ve depremzedeler.

Depremin asıl acısı bundan sonra hissedilecek. Elazığ halkı tedirgin, perişan ve acılı…

Yine bu günlerde en çok duyduğumuz ve teleffuz ettiğimiz kelimelerden biri de “sabır” kelimesidir.

DEPREM FIRSATÇILARI

Deprem ve deprem sonrası en çok konuşulan telaffuz edilen kelime “fırsatçı” ve “fırsatçılık  kelimeleridir.

Fırsatçı; “yararlanabileceği en uygun zamanı bekleyen, uygun zaman kollayan, uygun zaman buldu mu her şeyi yapabilen (kimse).

Fırsatçılık; “güç durumlarda, davranışlarını ahlak kuralları veya düzenli bir düşünceden çok, çıkarlarına uyacak biçimde ayarlamayı amaçlayan tutum.