ALLAH ve RESULÜ BEDDUA EDER Mİ? (4)

Bir önceki yazılarımızda Kur’an ve sünnette geçen “gazab, lanet ve veyl” kelimelerinin hitabına uğrayanları zikretmiştik. Bu yazımızda da Kur’an ve sünnette geçen bu‘den / بعدا, suhkan / سحقا, ta‘sen / ﺘﻌﺳﺎ, tebbe / تَبَّ, ıtmis /اطمس, kutile / قُتِلَ, kâtele / قَاتَلَ ve mutu مُوتُوا” beddua hitabına uğrayanları incelemeye çalışacağız.

 

IV. Bu‘den / بعدا, Suhkan / سحقا, Ta‘sen / ﺘﻌﺳﺎ

Bu’den / بعدا” kelimesi, uzaklığı ifade eden “be’id / بعد” kelimesinden türetilmiş olup türevleri ile birlikte kullanıldığı zaman “Allah onu rahmetinden uzaklaştırsın, Allah onu kahretsin, yok olasın, Allah onu helâk etsin” gibi anlamlarda kullanılmaktadır. 

Suhkan / سحقا” kelimesi,  bir şeyin parçalanması, ezilmesi, eski olması” anlamına “sahaka/سحق” fiilinden türemiştir. Kur’an’da “Suhkan / سحقا kelimesi, “Allah’ın rahmetinden uzak olmak ve helâk olmak” şeklinde beddua manası taşımaktadır.

Ta‘sen / ﺘﻌﺳﺎ” kelimesi ise “uzak olmak, kedere boğulmak, bedbaht olmak, helak olmak, hüsrana uğramak” anlamlarına gelen “ta’se/تَعْس” kelimesinden türetilmiştir. Kur’an’da “ta‘sen / ﺘﻌﺳﺎ” kelimesi se; “hiç yükselmesin; yok olsun; helak olsun; yıkım ondan ayrılmasın; küçük düşsün” şeklinde beddua manası taşımaktadır.

Kur’ân’da bu kelimelere muhatap olanları şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Zalimler topluluğu. [Hûd: 11/44]

2. Allah’ı inkâr den Ad kavmi. [Hûd: 11/60]

3. Allah’ı inkâr den Semud ve Medyen kavmi. [Hûd: 11/95]

4. Her ümmete gönderilen peygamberi yalanlayanlar. [Mü'minûn:  23/44]

5. Cehennemlikler. [Mülk: 67/11]

6. Allah’a şirk koşanlar. [Hac: 22/ 31]

7. Küfredenler/inkârcılar. [Muhammed: 47/8]

Ayrıca Peygamberimiz (S.A.V.), giyim kuşamı ile başkalarına karşı böbürlenenlerin Allah'ın rahmetinden uzaklaşacaklarını haber vermiştir.  [Müslim, Libas, 42-80]

 

V. Tebbe / تَبَّ, Itmis /اطمس

Tebbe / تَبَّ kelimesi türevleri ile birlikte; “helâk olmak, helâk etmek, yok olmak, hüsrana uğramak, zarara/ziyana uğramak, çabası boşa gitmek, hiçbir hayır elde etmemek, mahvolmak, azaba uğramak, kaybolmak” gibi beddua anlamlarında kullanılmıştır.

Tebbet / تَبَّت kelimesiyle başlayan surede; “Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu” ayetiyle “helâk olmak  anlamında kullanılmıştır.

Ayrıca Kur’an’da bu kelimeye muhatap olanları şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Ebu Leheb; Tebbet / تَبَّت kelimesiyle başlayan surede; “Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu” ayetiyle “helâk olmak  anlamında kullanılmıştır. [Tebbet: 111/1]

2. İsrail oğulları. [A’raf: 7/139]

3. Allah’ı bırakıp başka tanrılara tapan kavimler. [Hud: 11/101]

4. Firavun ve firavunun düzeni. [Mü’min: 40/37]

Itmis /اطمس kelimesi “temese/طَمَسkelimesinin türevleri ile birlikte “silinmek, silip süpürmek, yok etmek, uzaklaştırmak, yoksun kalmak, izini veya emaresini kökünden silmek, kör etmek, ışığını gidermek, değiştirmek, başkalaştırmak, dümdüz etmek” gibi beddua anlamlarında kullanılmıştır.
Ayrıca Kur’an’da bu kelimeye muhatap olanları şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Yahudiler. [Nisa: 4/47]

2. Firavun ve kavmi. [Yunus: 10/88]

3. Şeytana tapanlar. [Yasin: 36/66]

4. Lut kavmi (Lutîler). [Kamer: 54/37]

 

VI. Kutile / قُتِلَ, kâtele / قَاتَلَ ve Mutu مُوتُوا

Kutile / قُتِلَ / “öldürüldü” kelimesi “katele / ﻗﺗﻞ öldürdü” kelimesinde türetilmiş olup Kur’an’da “kahrolası, canı çıkası, lanet olası” anlamlarında beddua olarak kullanılmıştır. Bedduaların içinde en şiddetli/korkuncu olan beddualardandır. Çünkü ölüm dünyadaki şiddetin odak noktası ve en korkuncudur.

Bu kelime günümüz Türkçesinde ise bu kelime; “canı cehenneme, canı çıkasıca, canı çıksın, cehennem ol git, cehennem olmak, cehenneme kadar yolu var, cehennemin dibine gitmek, ölsün, gebersin, defolup gitsin” anlamlarında kullanılmaktadır.

Kur’an’da bu kelimeye muhatap olanları şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Yalancılar (Hakkı yalanlayanlar). [Zâriyât: 51/10]

2. Kibrinden dolayı sırt çevirip küfredenler. [Müddessir: 74/19-20]

3. İnkârcılar. [Abese: 80/17]

4. Ashab-ı Uhdud’u yakan zalimler. [Bürûc: 85/4]

Kutile / قَاتَلَ “ödürdü, savaştı” kelimesi yine “katele / ﻗﺗﻞ öldürdü” kelimesinde türetilmiş olup Kur’an’da “Allah kahretsin, Allah yok etsin, Allah canlarını alsın” anlamlarında beddua olarak kullanılmıştır. 

Kur’an’da bu kelimeye muhatap olanlar:

1. Hz. Üzeyir’e Allah’ın oğlu diyen Yahudiler ve Hz. İsa’ya Allah’ın oğlu diyen Hıristiyanlar. [Tevbe: 9/30]

2. Münafıklar. [Münafikun: 63/4]

Mutu مُوتُوا / “ölün, helak olun” kelimesi de Kur’an’da beddua olarak kullanılmıştır. Kur’an’da bu kelimeye münafıklar muhatap olmuşlardır. [Al-i İmran: 3/119]

Sonuç olarak Allah, bu kavramlar ile insanları kınamış ve tehdit etmiştir. Fakat bunu yaparken doğrudan şahısları değil kötü ahlak ve alışkanlıkları göz önünde bulundurmuş, çirkin sıfat ve fiilleri yermiştir.

Kur’ân’da peygamberlerin inkâr eden kavimlerine olan beddualarına da yer verilmiştir. Önceki peygamberlerin bedduayı ürkütücü, açık ve sert bir ifadeyle dile getirdikleri halde, Hz. Peygamber sert bir üslûp kullanmaktan kaçınmış, onları sadece sitemkâr, yumuşak ve münasip bir dille Allah’a havale etmiştir.

Kur’ân, bizlere bedduanın formlarını öğretmiş ve bu hitaba maruz kalanların vasıflarını, kimler olduğunu açıklayarak bizlerin ibret almasını istemiştir.

19.08.2019

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi