SABIR; MAVERADAN GELEN İLAHİ SESE “LEBBEYK” DEMEKTİR

24 Ocak’ta meydana gelen deprem üzerinden 24 gün geçti. Kışın en soğuk günlerini yaşıyor Elazığ ve depremzedeler.

Depremin asıl acısı bundan sonra hissedilecek. Elazığ halkı tedirgin, perişan ve acılı…

Yine bu günlerde en çok duyduğumuz ve teleffuz ettiğimiz kelimelerden biri de “sabır” kelimesidir.

Sözlükte sabır; “engellemek, hapsetmek; güçlü ve dirençli olmak” anlamına gelir.  

Bunun yanında sabır;

Gelecek olan bir şey için acele ve telaş etmeyip beklemek,

Sükûnet, huzur, sakinlik, sebat, metanet, kendine hâkim olma, kendini tutma,

Başa gelen acıya karşı telaş ve üzüntü göstermeyip dayanma,

Dayanıklılık, sızlanmamak, yakınmamak,

İtidali muhafaza etmek,

Tahammül, ağrı ve acıya dişini sıkmak, edebi bozmamak, sıkıntı ve belalara sızlanmayı terk etmek,

Kızgın davranışlara girmemek, dili şikâyetten uzuvları yanlış hareketlerden korumak,

Kader ve kazaya teslimiyet, işin sonunu gözlemek, dili korumak, öfkeyi yenmek ve kanaat anlamlarında da kullanılmaktadır.

Sızlanmadan gösterilen sabır hâli de “sabr-ı cemil” olarak tabir edilmiştir.

Allah’ın doksan dokuz güzel isminden biri de çok sabırlı anlamında “sabur” dur.

Terim olarak sabır; “üzüntü, başa gelen sıkıntı ve belâlar karşısında direnç gösterme; olumsuzlukları olumlu kılmak için gösterilen metanet” anlamına gelmektedir.

Sabır, musibetle karşılaşılan ilk andan itibaren söz konusudur.

Aynı zamanda sabır, haramlardan uzak kalmada ve dini emirlere uymada da gereklidir.

Tahammül edilmesi güç ve katlanılması zor olaylar karşısında dişini sıkıp dayanma anlamında kullanılan sabır, icma ile farz kabul edilmiştir.

Sabır, Peygamberimizin ifadesiyle de şükür ile birlikte değerlendirildiğinde ise imanın diğer yarısı sayılmıştır.

Sabır kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de beş ayette geçer. Ayrıca aynı kökten isim ve fiiller halinde 100’e yakın ayette yer alır. Bu âyetlerde geçen sabır kelimesi, bazen bizzat sözlük anlamında, bazen de anlatılan konular itibariyle çeşitli anlamalarda kullanılmıştır.

Bu ayetlerde genellikle sabrın önemi üzerinde durulmakta, sabırlı davrananlar yüceltilmekte ve onlara verilecek mükâfatlar anlatılmaktadır. Kur’an’da bildirildiğine göre Allah; insanları korku, açlık, yoksulluk, yakınların ölümü, ürün kaybı gibi musibetlerle imtihan eder. Bu musibetleri sabırla karşılayanların ve Allah’a teslimiyet gösterenlerin rablerinin lutfuna, rahmetine ve ebedî kurtuluşa erecekleri müjdelenir. [Bakara: 155-157; Âl-i İmrân: 142; Muhammed: 31]

Kur’an’da sabır ayetlerinden bazılarına baktığımız zaman;

Sabretmenin bir erdem ve hayırlı bir davranış [Nahl: 126], dini tebliğde azim ve sebat gösteren peygamberlerin özelliklerinden [Ahkaf: 35], Lokman’ın oğluna nasihatı [Lokmân: 17], insanın başına gelen musibetlere karşı kazandığı bir imtihan [Furkan: 20] olduğu belirtilmektedir.

Yine Kur’an’da Müslümanlar, Allah’tan sabır dilemeli [Bakara: 250; A‘râf: 126], sabırlı davranmalı ve birlerine sabrı tavsiye etmeleri [Beled: 17; Asr: 3], sabır ve namazla Allah’tan yardım dilememiz [Bakara: 45] tavsiye edilmektedir.

Cenab-ı Hakk, sabredenlerle beraber olduğunu [Bakara: 153, 249; Enfâl: 46, 66], onları sevdiğini [Âl-i İmrân: 146], mükâfatlarının zayi edilmeyeceğini [Hûd: 115; Yûsuf: 90] ve onlara kat kat mükafaat verileceğini [Nahl: 96; Nisâ: 25], sırf Allah rızası için sabredenleri meleklerin tebrik edeceği [Ra‘d: 20-24] ifade edilmektedir.

Sabır, hadislerde de geniş olarak yer almaktadır.

Sabır nurdur, ışıktır [Müslim, Ṭahâret, 1; Tirmizî, Daʿavât, 86], İmanın yarısıdır [Hâkim, Müstedrek, IV, 1374 (2/446)], Hayırlı ve geniş bir nimettir, mükafaattır [Buhârî, Zekât, 50; Riḳāḳ, 20; Müslim, Zekât, 124], Sabır, ilk sarsıntı sırasında gösterilen metanettir. [Buhârî, Cenâʾiz, 32, 42; Müslim, Cenâʾiz, 14, 15], Sabır, en üstün amellerdendir. [Ahmet b. Hanbel, Müsned, 5/319, 4/385]

Sabır; başa gelen musibetlerden dolayı Allah’tan başka kimseye şikâyetçi olmamak, sızlanmamaktır.

Sabır; kul, karşılaştığı sıkıntı ve belaların verdiği üzüntüyü sadece Allah’a arz etmesi ve O’ndan yardım istemesidir.

Sabır; insanın altından kalkamayacağı musibetler ile zor eda edeceği mükellefiyetler karşısındaki hâlini Allah’a arz etmesidir.

Sabır; Allah Teâlâ’dan bir çıkış kapısı açmasını beklemektir.

Sabır; musibetler içinde iken en güzel şekilde edebe riayet etmektir.

Sabır; Allah’a güvenip yine O’na dayanmaktır.

Sabır; elem, sıkıntı ve belalara karşı sızlanmayı terk etmektir.

Sabır; nimet haliyle külfet hali arasında fark gözetmeyip, her iki durumda kalp sükûnetini muhafaza etmektir.

Sabır; yüzünü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir.

Sabır; bir erdemdir, bekleme sanatıdır, kurtuluşun anahtarıdır.

Sabır; selamet ve saadet evinin anahtarı ve her musibetin ilacıdır. 

Sabır; yeri ve zamanı geldiğinde musibete selam durmaktır.

Sabır; takvadır, tevekküldür, teslimiyettir, metanettir, tevazudur, kurtuluştur, şiddetten kaçınmaktır, hiddetten ve öfkeden kendini alıkoymaktır.

Sabır; maveradan gelen ilahi sese “Lebbeyk” demektir.

Ya sabır! Ya Allah!

Fuzulî’nin “Sabır” kasidesinden bir beyt ve Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in “Sabır” şiirinden iki kıta ile yazımı bitirmek istiyorum.

Sabr her derde mürûr ile müdâvâ eyler
Sâhib-i sabr bulur her ne temennâ eyler.

Sabır her derdi sona erdirerek tedavi eder. Sabır sahibi neyi temenni ederse sabır sayesinde maksadına erişir.

Sabrın sonu selâmet,
Sabır hayra alâmet.
Belâ sana kahretsin;
Sen belâya selâm et!

(…)

Sabır, incecik sırat;
Murat içinde murat.
Sabır Hakka tevekkül.
Sabır hakka itimat.

(…)

 

17.02.2020

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi