EDEP YÂ HÛ
Ecdadımız edebe o kadar çok önem vermiştir ki evlerinin, iş yerlerinin, tekke ve zaviyelerin en itibarlı yerlerinde “Edep yâ Hû” levhalarını asmıştır.
Biz ise edebi önce duvardan, sonra dilimizden, daha sonra da kalbimizden indirdik, söküp attık.
Artık her türlü edepsizliklere, ahlaksızlıklara, cadde ve sokaklarda, çarşı ve pazarlarda gece/yatak kıyafeti ile gezenlere karşı; “Edep yâ Hû” diyecek ne halimiz ne mecalimiz ne de cesaretimiz kaldı.
Bunun sonucunda; edep perdesinin, hayâ perdesinin, mahremiyet perdelerinin yırtıldığı bir çağda yaşıyor hale geldik.
Öyle ki, ahlaksız ve yüzü kızarmayan bu toplumun bir parçası haline geldik.
“Edep yâ Hû” sözünün fert ve cemiyet için ne kadar ehemmiyetli ve ne kadar büyük bir hazine olduğu şimdilerde daha iyi anlaşılmaktadır.
Edep: “utanma duygusu, toplum töresine uygun davranma” veya “iyi ahlak, incelik, terbiye, nezaket, saygı ve hürmet” olarak tanımlanır. İslam'da edep, hayatın her yönünü kapsayan görgü ve ahlak kuralları ve uygun davranışları ifade eder.
Edep, kişinin hem kendisine hem de çevresine karşı saygılı, ahlaklı ve terbiyeli davranışlar sergilemesidir.
İslam’da edep, Allah’ın emirlerine uygun yaşamayı, utanma ve ar duygusunu korumayı içerir.
Toplumda ise edep, başkalarına saygı göstermek, nezaket kurallarına uymak ve ahlaki değerlere bağlı kalmak anlamına gelir.
En güzel edep, güzel ahlaktır, kişinin gönül aynasıdır. Edebi olamayanın saygısı da yoktur. Çünkü edep, bir insanın başkalarına olan saygısının en saf halidir.
Edep, bir toplumu bir arada tutan gizli yapıştırıcısı, toplumsal refahın anahtarı, bir toplumun temel taşıdır; bu taş çatladığında, toplum da çöker.
Edep, insan olmanın şartı, insan ruhunun güzelliği ve bu güzelliklerin anahtarıdır. Onu yitirdiğimizde, insanlığımızı da yitiririz
Edep, insanın kendisine karşı duyduğu saygının bir ifadesi olup yaşamın her alanında olması gereken bir ahlaki giysidir. Bu giysiyi çıkardığımız zaman hayvanla aramızdaki farkı da kaybetmiş oluruz.
Edep ve iffet namusun perdesidir. Namus ancak edep ve hayâ ile muhafaza edilir.
Edepsizlik ise, toplum tarafından hoş karşılanmayan, utanılacak ve terbiyesiz olarak nitelendirilen davranışlardır. Edepsiz kişiler, genellikle saygısız, utanmaz ve terbiyesiz olarak tanımlanır.
Edepsizlik ise, Allah’ın emirlerine ve toplumsal kurallara aykırı davranışlar sergilemektir.
Toplumda edepsizlik ise, toplumun genel ahlak kurallarına aykırı davranışlar sergilemektir. Örneğin, cadde ve sokaklarda uygunsuz kıyafetlerle dolaşmak, toplumun genel ahlak kurallarına aykırı olarak değerlendirilebilir.
Edebini yitirmiş bir kimse, en tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalıktan daha tahripkârdır. Edep ve hayâdan mahrum olan kimseler, haysiyet ve şereflerini de kaybederler.
Edep ve ahlak birbirine sıkı sıkıya bağlı kavramlardır. Edepli bir kişi, aynı zamanda ahlaklıdır.
Edep, hem İslam’da hem de toplumsal ve sosyal hayatta önemli bir değerdir. Edepli olmak, kişinin hem kendisine hem de çevresine saygılı ve ahlaklı davranışlar sergilemesini gerektirir.
Edepsizlik ise, bu kurallara aykırı davranışları ifade eder ve toplum tarafından hoş karşılanmaz.
İşte burada “Edep yâ Hû” ifadesi devreye girer.
“Edep yâ Hû” ifadesi, bir kişiyi edebe davet etmek, yani saygılı ve ahlaklı davranmaya çağırmak, bir kişinin ahlaka uygun olmayan davranışlarını veya sözlerini düzeltmek anlamında kullanılır.
“Edep yâ Hû” ifadesi, “terbiyeli ol” veya “ahlaka uygun davran” anlamında kullanılır. Bir kişinin ahlak dışı konuşması veya davranışı karşısında, bu ifade ile ona hatırlatma yapılır ve daha uygun bir şekilde davranması istenir.
Bu deyim, genellikle büyükler tarafından gençlere veya ahlaka aykırı davranışlarda bulunan kişilere yönelik bir uyarı olarak kullanılır. Örneğin, bir kişi kaba veya saygısız bir şekilde konuştuğunda, ona “Edep yâ Hû” denilerek, konuşmalarına ve davranışlarına çeki düzen vermesini, cadde ve sokakta uygunsuz kıyafetlerle dolaşmaması ve uygunsuz hareketlerde bulunmaması hatırlatılır.
“Edep yâ Hû” ahlaka uygun davran, yaptıklarından utan anlamına gelmektedir. “Edep yâ Hû” bir uyarı olarak kullanılan deyimlerdendir. Deyimde ayrıca kızgınlık da belirtilerek karşı tarafa aslında bir dur demek anlamında kullanılmaktadır.
“Edep yâ Hû” ifadesi, İslam kültüründe de önemli bir yere sahiptir. Tasavvuf geleneğinde, edep, güzel ahlak ve terbiye anlamında kullanılır ve Allah’tan edep dilemek anlamına gelir. Bu bağlamda, “Edep yâ Hû” ifadesi, kişinin hem Allah’a hem de topluma karşı sorumluluklarını hatırlatır.
“Edep yâ Hû” ifadesi, sadece bir uyarı değil, aynı zamanda bir nezaket ve saygı çağrısıdır. Bu ifade, toplumda ahlaki değerlerin korunmasına ve saygının sürdürülmesine katkıda bulunur.
“Edeb yâ Hû” sözü, aynı zamanda, açık saçık söz söyleyenlere, ya da toplumun tasvip etmeyeceği kötü davranışta bulunanlara karşı, “utan, edebini takın” anlamında söylenilen bir deyimdir.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in ifadesiyle edep ve hayâ duygusunu kaybetmenin ne kadar tehlikeli olduğunu “utanmadıktan sonra dilediğini yap” hadisiyle ifade eder.
Yunus Emre edebin önemini şöyle ifade ediyor:
“Gezdim Halep ile Şam’ı
Eyledim ilim talep
Meğer ilim bir hiçmiş,
İllâ edep, illâ edep.
Girdim ilim meclisine
Eyledim kıldım talep
Dediler ilim geride
İllâ edep, illâ edep.”
İmama-ı Gazzali’nin ifadesiyle:
“Bir kadın edepten daha güzel bir elbise giyinmemiştir. Bir erkek de edepten daha güzel bir servet edinmemiştir.”
“Bir insanda yok ise edep, neylesin medrese mektep!
Okusa âlim olsa, yine merkep yine merkep.”
“Edep, insan ruhunda asıldır. İnsanı insan olarak muhafaza eden de budur."
02.09.2024
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi