PALU / MURAT KÖPRÜSÜ
Eski Palu yerleşiminin doğusunda, Kındık mevkiinin hemen yanından akmakta olan Murat Nehri üzerinde doğu-batı yönünde kurulmuş olup geçmişte kuzeyi güneye bağlayan tek köprüdür. Ticaret yolları üzerinde olan bu köprü sayesinde eski Palu’nun ticari yönde gelişmesinde katkısı olmuştur.
Hakkında çok fazla kaynak ve tarihi bilgi bulunmasa da var olan kaynaklarda genel olarak “Murat Köprüsü” olarak anılmaktadır. Bununla birlikte “Palu Köprüsü”, “Palu Tarihi Köprüsü” ya da sadece “Köprü” olarak kullanımlara da rastlanılmaktadır.
Yapı hakkında herhangi bir kitabe verisi bulunmadığından, banisi bilinmediği gibi, yapım tarihi ve dönemi hakkında da net bilgi bulunmamaktadır. Köprü, genel olarak Selçuklu Dönemi ile ilişkilendirilir. Selçuklu Dönemine ilişkin değerlendirmelerin temel bir gerekçesi olmasa da “mimari tarz” şeklinde bir söylem ağırlık kazanmaktadır. Selçuklu Dönemi’nden kasıt olarak ne kastedildiği anlaşılmasa da bölgede Selçuklu egemenliğinin tesis edilmediği bilinmektedir. Selçuklu’nun aksine bölgede ağırlıklı olarak varlığını hissettiren Artuklu Dönemi, köprünün yapım tarihine daha uygun düşmektedir. Bu durumda yapının XII. Yüzyıl ikinci yarısı ile XIII. yüzyıl ilk yarısına bağlamak mümkündür. Köprünün ağırlıklı yapımını ilgilendiren bu öneriye karşın, köprünün batı ilk ayağında görülen Roma Dönemi lahitleri ve kullanılan diğer taşların işleniş farklılığı, bu ayağın ilk yapımını Bizans Dönemi içine kadar çekmektedir. Ancak, Bizans Dönemi köprü kurgulamasının orijinal şekli konusunda bilgi bulunmamaktadır.
Doğu-Batı doğrultusunda sekiz ayaklı ve on gözlü olan köprü, 156,50 m. uzunluğunda ve 3.5 m genişliğindedir. Orijinal ayaklar arasındaki destek sisteminde sivri kemer kullanılmışken, mevcut izler köprünün her iki yaka başlangıcından itibaren kodunu yükselterek merkezde en yüksek seviyeye geldiğini göstermektedir.
Köprünün batı ucundaki 1. sivri kemerli ayağın üç iç yüzünde Roma mezar taşları olduğu sanılan taşlarda, ayakta insan figürü, başka bir taşta; yine ayakta duran bir insan figürü ile altı dallı bir ağaç motifi, makas motifi ve seçilemeyen motifler bulunmaktadır.
Bu motifler, Roma döneminde ölen kişilerin mesleklerini belirtmek için taşlara işlenen motiflerdir. Bu motiflere bakılarak köprünün Roma döneminde yapıldığını da söyleyenler vardır. Ancak daha önce belirttiğimiz gibi, köprünün mimarı tarzı Artuklu dönemi köprülerine benzemektedir, büyük bir ihtimalle Artuklu döneminde köprü yapılırken Palu’da bulunan Roma mezar taşları kullanılmıştır.
Palu köprüsündeki süsleme Hasankeyf köprüsü üzerindeki insan figürleri arasında benzerlik görülmektedir.
Köprünün orijinal hali yıkıldıktan sonra, çeşitli dönemlerde tamir edilmiştir. 4. Murad’ın Bağdat seferine giderken üzerinden geçtiği bu köprüyü tamir ettirdiği bilinmektedir. Daha önceki tamiratlar hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Yalnız köprünün üstü yıkıldıktan sonra ahşap olarak yapılmıştır. Ahşap olarak ne zaman yapıldığı da bilinmemektedir.
Hicri 1268 / Miladi 1852 tarihli Osmanlı Devlet arşivlerinde “Murat Nehri üzerindeki ahşap köprünün tamir edilmesi” ile ilgili kayıtlara rastlamaktayız.
Köprünün 1924,1941,1957 ve 1969 yılında yine ahşap bölümleri tamir edilmiştir.
Ahşap bölümünün tekrar yıkılması sonucunda köprü 1986 yılında iki bölümü beton olarak yeniden yapılmış, ancak bir bölümü ise 1996 yılında yapılarak hizmete açılmıştır.
Sonuç olarak çeşitli nedenlerle yıkılan veya yanan köprü gözleri Osmanlı Dönemi içinde ahşap destekler kullanılırken, bir yangın sonrasında uzunca bir süre kullanılmaz duruma gelmiş, Cumhuriyet Dönemi içinde ve son dönemlerde bilinçsiz onarımlar yapılmıştır.
Köprü, son olarak 2009-2010'da Karayolları Genel Müdürlüğünce aslına uygun onarılmış ve restore edilmiştir.
Palu Köprüsü, Kültür ve Turizm Bakanlığın “Kültür Portalı” üzerinden “Tarihin Tanıkları: Köprüler” başlığıyla duyurduğu Türkiye’nin en görkemli 13 köprüsü arasında yer almaktadır.
Ancak köprünün restorasyonu esnasında bilinçsiz ve bilgisizce kullanılan gözenekli taşlar, özellikle kış aylarında bu gözeneklerin arasına giren suların donması neticesinde taşlarda parçalanmalar meydana gelmiştir.
Ayrıca ağır tonajlı araçların ve yük kamyonlarının bu köprüyü kullanmaları sonucunda köprü tabanına döşenen taşlar ya yerinden oynamış ya da parçalanmışlardır.
Bu durum göz önünde bulundurularak yetkililer tarafından gerekli tedbirler alınmış olmasına rağmen yeterli olmayıp bir an önce kalıcı çözümlerin devreye sokulması gerekmektedir. Bu arada köprünün tanıtım levhası yeniden Türkçe ve İngilizce doğru bilgiler ışığında yazılıp yerine konmalıdır.
Köprü geçişlerini daha kolaylaştırmak ve geçişlerini düzenlemek, araçların köprü ortasında karşılaşmalarını önlemek için trafik ışık sisteminin de bir an öce yapılıp hizmete sunulması gerekmektedir ki bu konuyu 31 Mayıs 2012 tarihinde “Tarihi Palu Köprüsü ve İki İnatçı Keçi” başlıklı yazımızda dile getirmiştik.
Türkiye’nin en görkemli 13 köprüsü arasında yer alan tarihi “Palu Köprüsü”nün kıymetini bilmek ve korumak zorundayız.
25.08.2023
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi