ZELZELE, KIYAMETİN KÜÇÜK PROVASI
“Afetimizi de,
küçük kıyametimizi de
kendi ellerimizle hazırlıyoruz.”
06 Şubat 2023 tarihinde 10 saat içinde Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7.7 ve 7.6 şiddetinde meydana gelen iki zelzele ile yüzyılın en büyük depremini ve felaketini yaşıyoruz.
24 Ocak 2020’de meydana gelen Elazığ depreminden sonra, 30 Ekim 2020’de de İzmir depremini yaşamıştık.
Daha bu depremlerin yaraları tam anlamıyla iyileşmemişken, üç yıl sonra Kahramanmaraş depremi ile yeniden bir kez daha yandık, bir kez daha yıkıldık.
Türkiye, bu deprem ile bir daha sarsıldı.
Hem de sarsılış…
Yüzyılın felaketi…
10 saat içinde iki büyük depremle dünyada yaşanmamış bir felaketi yaşadık.
Bu ateş hepimizi yaktı…
Hepimizin içi yandı…
Hepimizin canını acıttı...
Hepimizi yasa boğdu…
Yüreğimiz bir kez daha yandı…
Yazılarımı takip eden değerli okuyucularım da bilir, geçmiş tarihlerde yayımlanan bir yazımın ikinci defa yayımlanmasından hoşlanmam.
Ancak, 03.02.2020 tarihli Günışığı Gazetesi’ndeki Elazığ depremi ile ilgili yazımı yeniden yayınlamak istiyorum.
Aşağıdaki yazımda geçen “Elazığ” kelimesi yerine kısaca “Kahramanmaraş” kelimesini yerleştirerek sizleri yazımla baş başa bırakıyorum.
Türkiye Kahramanmaraş’ta meydana gelen zelzele ile bir daha sarsıldı.
Eskiden yer sarsıntısına “zelzele” diyorduk. Sonra, “kımıldamak, hareket etmek” anlamında kullanılan “teprenmek” kelimesinden “deprem” kelimesine geçtik.
Bu yazımızda okuyucularımın hoşgörüsüne sığınarak “deprem” kelimesi yerine “zelzele” kelimesini kullanmak istiyorum.
Sözlükte zelzele “bir şeyi hareket ettirmek, şiddetle sarsmak, vurmak”,
Terim olarak zelzele; “yer içindeki fay kırıkları üzerinde biriken enerjinin aniden boşalması sonucu meydana gelen yer değiştirme hareketinin yol açtığı, karmaşık, elastikî dalga hareketleri” anlamına gelmektedir.
Bu isimlendirme Kur’ân kaynaklı bir isimlendirme olup Kur’ân-ı Kerim’in 99. suresi “Zilzâl” yani zelzele süresidir.
“Yer, kendisine ait şiddetli bir sarsıntı ile zelzeleye uğratıldığı zaman,
Yer, (bütün) ağırlıklarını (dışarıya fırlatıp) çıkardığı,
İnsan ‘buna ne oluyor?’ dediği (zaman)…” [Zilzal: 1-3]
Kur’an’da zelzele; genellikle kıyametin kopması esnasında yer sarsıntısı için kullanılmıştır.
Ayrıca bu kelime; önceki ümmetlerle Hz. Peygamber’in ve sahabenin dinleri uğruna çektiği zorlukları, sıkıntıları ve sarsıntıları ifade eder.
Zelzele anlamına gelen “recfe” kelimesi ise; eski günahkâr kavimlerden bazılarının maruz kaldığı helâk edici “sesli yer sarsıntıları” için kullanılmıştır.
Hadislerde; bazı şehir ve kavimlerin yaşadığı zelzelelerden haber verilmiş, Hz. Peygamber ve sahabelerinin uğradığı zelzelelerden bahsedilmiştir.
Hz. Peygamber; insanların durumlarını düzeltmeleri için zelzelelerin birer ilâhî ihtar/ikaz olduğunu belirtmiştir. Güneş tutulması, şiddetli rüzgâr, fırtına ve zelzele gibi doğal afetler sırasında ve sonrasında Allah’a dua edilmesini ve bu gibi felâketlerden Allah’a sığınılmasını tavsiye etmiştir.
Ayrıca Peygamberimiz (s.a.v.), bu gibi felâketlerin çoğalmasının da kıyamet alâmetlerinden sayıldığını haber vermiştir.
Yol açtığı yıkımlar ve ölümler, insanların yaşadığı panik ve çaresizlik, korku ve kaygı gibi durumlar, yerdeki kayma ve kırılmalar, gaz ve lav püskürmesi, yerden ve yıkımlardan gelen büyük uğultu ve gürültüler gibi doğal gelişmeler arasındaki benzerlikler sebebiyle zelzeleler kıyamete benzetilmiştir.
Kıyameti anlatan Kur’an ayetleri o günde kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, arkadaşlarından ve çocuklarından kaçacağını ve can derdine düşeceğini [Abase:33-37] haber veriyor.
Zelzele felaketlerinin televizyona yansıyan görüntüleri insana doğrudan Kuran’ın tasvir ettiği kıyametin bu dehşet sahnelerini çağrıştırıyor. İnsanoğlu böyle zamanlarda en çok kendi başının derdine düşüyor. Çünkü insanın en çok sevdiği yine kendisidir. Ardından çocukları, akrabaları, yakınları ve malı geliyor.
Bu sebeple 22 Ağustos 1509 İstanbul zelzelesi de “küçük kıyamet” diye nitelendirilmiştir.
Bu bağlamda zelzele ve diğer doğal afetleri “ilâhi ikaz olarak” algılamanın önünde bir engel yoktur. Çünkü bütün ikazlar felaketlerden önce gelmiştir.
İslâmî gelenekte diğer doğal afetler gibi zelzeleler de Allah’ın koyduğu kanunlar/sünnetullah çerçevesinde cereyan ettiği kabul edilmekle beraber, zelzele ile ilgili teknik ve bilimsel araştırmaların ve analizlerin yapılmasının da elzem olduğu kabul edilmiştir.
Bilim adamlarının açıkladığı gibi fay hatları, o fay hatlarının hareketleri kâinatın gerçeklerindendir. Önemli olan bu gerçekleri görüp, kavrayıp ona göre tedbir almaktır. İşte o zaman “zelzelenin değil binanın öldürdüğünü” anlamış oluruz.
Zelzele öldürmüyor; akılsızlık, ihmâl, inşaat sektöründe yüksek kâr hırsı, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, yağma, talan, bilgisizlik, hukuksuzluk, vurdumduymazlık, dalkavukluk, yalakalık öldürüyor.
Kısaca “afetimizi de, küçük kıyametimizi de” kendi ellerimizle hazırlıyoruz.
“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu. (…)” [Rum:41]
Peygamberimiz (s.a.s)’in bu felaketler için yaptığı duaları ile yazımı bitirmek istiyorum.
“Allah'ım, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, gökten ve yerden gelecek bütün felaketlerden beni koru.”
“Allah’ım, bizi gazabınla öldürme. Azabınla helâk etme! Bunlardan önce bize afiyet ver.” Âmin.
Kahramanmaraş depremimde vefat edenlere Allah’tan rahmet ve yakınlarına sabr-ı cemil, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Geçmiş olsun Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay…
Geçmiş olsun Türkiye'm…
Geçmiş olsun güzel ülkemin güzel insanları…
10.02.2023
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi