ELAZIĞ; MEZRADAN SANCAĞA, SANCAKTAN VİLAYETE - 1

Bir önceki yazımız olan “Harput; Sancaktan Eyalete, Eyaletten Nahiyeye” başlığı altında Harput’un idari yapısında bahsetmiş ve Osmanlı döneminde idari bakımdan en fazla değişikliğe uğrayan yerleşim yerlerden birinin de Harput olduğunu belirtmiştik.

Bu yazımızda da Osmanlı Salnameleri’ne göre Elazığ’ın idari yapısından bahsetmek istiyorum.

Harput’un geleceği 1834 yılı ile birlikte bir belirsizliğe doğru yol almaya başlamıştır bile.

1834 yılında Keban Madeni bir ara vilayet merkezi olmuş, Harput’un idaresi de Maden valileri tarafından mahalli beylere bırakılmıştı. Beyler de kendi köylerinde (Hoş, Sarıni ve Hoğu) ikamet ederek Harput’u idare etmeye çalışmışlardır. Sonraları Çötelizâdeler ümera arasında imtiyazlı olarak tanındığından kazanın idaresi aralıksız olarak bu hanedana verilmiştir. Çötelizâdeler ise ikamet ettikleri Mezra’dan Harput’u idare etmişler ve Mezra merkez kaza olmuştur.  

1834’de Reşid Mehmed Paşa, bölgede düzenlemeler yapmak ve bölgenin ıslahı için geniş yetkilerle Harput valiliğine atanır. Reşid Mehmet Paşa, Harput’u ordu merkezi yapar ve çok sayıda askerle Harput şehrinde ikamet etmeye başlar.

Ancak, vergi vermeyi reddedip ayaklanan halk ve aşiretler, paşanın gelişini hoş karşılamaz. Bu sıralarda bölgede yaşanan çatışmalarda pek çok sivil ve asker ölür. Gelişmeler sonucu Harput’ta birkaç ay kalan Reşid Paşa, Ağavat Mezrası denilen ve şimdi vilayet merkezi olan Mezra’daki Çötelizâde’lerin konaklarında ikamet etmeye başlamış ve orasını vilayet merkezi olarak kullanmıştır.

Reşid Paşa, Mezra’yı vilayet ve müşirlik (mareşal) merkezi yaptıktan sonra hükümet Mezra’da yerleşti. Hemen akabinde yakınında bir hastahane ve Hüseynik köyü ile Mezra’ arasında büyük bir kışla, sağlam bir cephane yaptırmıştır.

Bu arada Harput, sancak durumuna düşer ve Diyarbekir’e bağlanır.

Yavaş yavaş Mezra’ya yerleşimler başlar. Harput, 1847-1860 yılları arasında tekrar vilayet/eyalet olmasına rağmen hükümet merkezi Mezra’dadır.

Artık Harput’un çöküş süreci hızlanmıştır.  

1861 yılında Harput’un valisi Hacı İzzet Paşa’dır. Aynı yıl Sultan Abdulaziz’de 32. Osmanlı Padişahı olarak tahta çıkmıştır.  Mezra ise yeni yeni şehirleşmeye başlamıştır.

Halk, Harput’taki evlerini yıkarak, kapı pencere, direk, taş vs. malzemeleri Mezra’ya getirerek yeni yeni evler yapmaya başlaması ile birlikte Harput, büyük bir yıkım sürecine girmiştir.

1866 yılında Harput valisi İsmail Paşa’dır. Sultan Abdulaziz’in tahta çıkışının beşinci yılıdır. Bu süreçte Mezra’nın Dersaadet ve dolayısıyla padişahın maddi ve manevi desteğine ihtiyacı vardır.   

Bu desteği sağlayabilmek için Vali İsmail Paşa’nın teklifi ile Mezra’nın adı 1867 yılında Ma’murat’ül-Aziz olarak değiştirilir.

Osmanlı devlet ve vilayet salnamelerine göre Ma’murat’ül-Aziz’in idari yapısı şöyledir:

1867 yılında müstakil vilayet,

1868-1875 yılları arasında Diyarbekir vilayetine bağlı sancak,

1876-1880 yılları arasında Diyarbekir vilayetine bağlı müstakilen idare olunan sancak,

1881 yılından sonra tekrar vilayet olmuştur. 

Ma’murat’ül-Aziz’in 1881 yılında tekrar vilayet olması ile birlikte Harput önce ikinci belediyelik ve daha sonra da kaza haline getirilir.

Ma’murat’ül-Aziz isminin telaffuzu güç olduğundan halk arasında kısaca El’aziz olarak söylenegelmiş ve cumhuriyetin ilk yıllarında da El’aziz olarak değiştirilmiştir. 

1937 yılında Atatürk tarafından tahıl ambarı bolluk ve bereket anlamına gelen El’azık adı verilmiş ve 1937’de Bakanlar Kurulunun kararıyla ilk önce El’azık (Azık Diyarı) ismini almış, zamanla Türkçe ses uyumuna uygunluğu ve söyleniş kolaylığı nedeniyle 10 Aralık 1937’de Elazığ olarak değiştirilmiştir.

Ma’muratü’l-Aziz, idari yapısını en uzun süre aşağıdaki şekilde devam ettirmiştir.

1. Ma’muratü’l-Aziz Merkez Sancağı

Harput kazası ve Sarıni nahiyesi; Keban Kazası ve Meşar, İsa, Tahir, Eymür, Derican nahiyeleri; Eğin kazası ve Ağın, İlic, İnçeti, Paşikli, İranik nahiyeleri; Arapgir kazası ve Şotik, Motmor nahiyeleri; Pötürge kazası ve Keferdiz, Telho, Sinan, Takarsu, Bibol, Gerger, Merdis nahiyeleri.

2. Malatya Sancağı

Akçadağ kazası ve Hekimhan, Polad, Levend, Gelengeç, Hüseyin Çelebi, Balanka nahiyeleri; Kâhta kazası ve Alut, Tokares nahiyeleri; Besni kazası ve Pervari, Kison, Şamdiyadi, Tut, Kızılın, Belviran, Süvarlı, Sürgü, Hüveydi nahiyeleri; Hısn-ı Mansur kazası ve Kocan, Çalgan, Koçali, Samsat, Karırıcık nahiyeleri.

3. Dersim Sancağı

Sekedin, Sin nahiyeleri; Çemişgezek kazası ve Başvaznik, Germili, Vaskovan nahiyeleri; Mazgird kazası ve Pah, Muhendi, Terşemik nahiyeleri; Çarsancak kazası ve Pertek, Vasgird, Şavak nahiyeleri; Kızılkilise kazası ve Ramazan, İrisik nahiyeleri; Ovacık Kazası ve Cerbazin nahiyesi.

Bu dönem içinde Ma’muratü’l-Aziz’e bağlı sancak, kaza ve nahiyeler de değişiklikler olmuştur.

Siverek, Ergani Madeni, Besni, Hısn-ı Mansur sancak olarak;

Maden-i Ergani Kazası ve Ergani, Çermik, Çüngüş nahiyeleri; Palu Kazası ve Eğil, Çapakçur, Karabegan nahiyeleri bağlanmıştır.

[Detaylı bilgi için bknz.: Süleyman Yapıcı, Salnamelerde (Harput-Ma’muratül Aziz-El’aziz) Elazığ]

devam edecek…

23.12.2022

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi