İNSANIN İKİ YÖNÜ
İnsanoğlu yaratılış gereği garip ve ilginç bir yaratıktır/varlıktır.
Yaratılış gereği yeryüzünde Allah’ın temsilcisi/halifesidir.
Göklerin, dağların ve yerin almaya çekindiği emanet sahibidir.
Cenab-ı Hakkı’ın Subuti sıfatlarının tecellisidir.
Ahsen-i takvim ve eşref-i mahlûkattır.
Yaratılanların en üstünü ve akıllısıdır.
Bu özellikleri ile yaşadığı ortamı, ülkeyi ve dünyayı cennete çevirir.
Birlikte, bir bütün olarak yekvücut halinde, millet ve ümmet olma şuuru ile mutlu ve huzurlu bir ortamı sağlamak için;
Mücadele eder.
Gayret eder.
Didinir.
Çırpınır.
Küçük cihaddan büyük cihada doğru yol alır.
Çünkü o, yeryüzünde Allah’ın halifesi/vekili/emanetçisi ve Hz. Muhammed (S.A.V.)’in ümmeti yani Ümmet-i Muhammed'in bir üyesidir.
Kur’an ve sünnetin ifadesiyle;
O, muvahhiddir.
O, müttakîdir.
O, şükredendir.
O, mütevazıdir.
O, cesurdur.
O, mütevekkildir.
O, sırdaş ve dosttur.
O, mücahiddir.
O, mü’minlere karşı yumuşak huylu, şefkatli ve merhametlidir.
O, kâfirlere ve zalimlere karşı onurlu ve şiddetlidir.
O, affedici ve bağışlayıcıdır.
O, emin ve güvenilirdir.
O, baskı, zulüm ve haksızlıklar karşısında mücadeleden çekinmeyen ve bu uğurda başına gelenlere karşı sabredendir.
O, Zulme uğramaktan ve şehid edilmekten korkmayandır.
O, her türlü iftira ve tuzakları boşa çıkarandır.
O, zalim, kâfir ve inkârcılara karşı her zaman tedbirlidir.
O, şeytanı ve yandaşlarını kendine düşman edinendir.
O, meşveret sahibidir.
O, mütevazı ve gösterişten uzaktır.
O, makam-mevki, şan-şöhret, para-pul, kadın sevdalısı değildir.
O, Allah’a yakın, şeytana uzaktır.
O, atalarının izinden değil Kur’an ve sünnetin izinden gidendir.
O, iffelidir.
O, dini düşünce ve yaşantısında ölçülüdür.
O, fedakârdır.
O, temiz ve pâktır.
O, su-i zandan, dedikodudan ve iftiradan kaçınan ve uzak durandır.
O, hased eden değildir.
O, her an kendini yaratandan bağışlanma ve af dileyendir.
O, birleştirici ve kaynaştırıcıdır.
O, bir takım ruhbanları, din adamlarını erbab yapmayan ve putlaştırmayandır.
O, bir muhabbet sevdalısıdır.
O, yaşadığı gün ve ortam içinde hak mezheplerden birine bağlıdır ama mezhepçi değildir.
O, Hak tarikatlardan birine mensup olabilir ama asla tarikatçı değildir.
O, Şeriata uygun faydalı ve hayırlı bir cemaate mensup olabilir ama asla cemaatçi değildir.
O, bir millete ve ırka mensuptur ama asla milliyetçi ve ırkçı değildir.
O, bir bölgeye aittir ama asla bölgeci değildir.
O, tüm ''cilik,çilik, culuk, çuluk'' lardan uzaktır.
Çünkü o, her şeyden önce Müslüman’dır. O, Mü’min’dir.
İnsanoğlunun diğer yüzü ise;
Yeryüzünde bozgunculuk, fitne ve fesat çıkaran, kan dökendir.
Heva ve hevesinin, şeytanın vesveselerinin esiridir.
Esfel-i safilin ve yaratılanların en aşağılığıdır.
Yaratılanların en cahili, en aptalı, en ilkeli ve en vahşisidir.
Yeryüzünde fitne-fesat, bozgunculuk çıkararak, kan dökerek yaşadığı ortamı, ülkeyi ve dünyayı cehenneme çevirir.
Yukarıda sayılan tüm özelliklerin zıddını kendi toplamıştır.
Bu özellikleri ile onlar inkârcı, nankör, kâfir, müşrik ve münafıktırlar.
Süleyman YAPICI
22 Aralık 2013
Yeni Ufuk Gazetesi