SEVGİNİN TOPLUMLA BÜTÜNLEŞMESİ / SEVGİ TOPLUMUNU OLUŞTURMAK

Sevgi ile başlayan yazı dizimizin sonuna geldik.

Sevginin imanla, amelle, aile ile, çocukla ve her şeyle bütünleşmesinin nihai sonucu ise;

Sevginin toplumla bütünleşmesidir,

Yani sevgi toplumunu oluşturmaktır.

Sevginin giremediği kalp,

Şefkat ve merhametin çözemediği katılık yok gibidir.

İnsanlığın yeniden ihyası için insanlar arasındaki sevgi köprülerinin inşası mutlak bir zorunluluktur.

Çünkü sevgi yolu Rahmanî bir yoldur.

İşte ilk sevgi toplumunu Hz. Peygamber (s.a.v.) oluşturmuştur.

Peygamber (s.a.v.)’in sevgi toplumunu oluşturmada muvaffak olmasının en etkili yolu ise;

O’nun sevgi, şefkat ve merhamet timsali olması ve ona göre davranmasıdır.

Çünkü O, karanlıklar çağını aydınlatan bir sevgiliydi.

İnsanlık adına tam bir karanlıklar çağının yaşandığı,

Cahiliye döneminin hâkim olduğu,

İnançsızlık ve zulmün son haddine vardığı,

Ahlaksızlığın iftihar vesilesi sayıldığı,

Dini, ruhi, içtimai ve siyasi bakımlardan, tam bir cahiliyet, taşkınlık, azgınlık ve sapıklığın zirveye ulaştığı,

Zayıfların mallarının zorla ellerinden alındığı, buna mâni olacak bir yetkili merciinin veya kişinin bile bulunmadığı,

Savaş, terör, baskın ve yağmacılığın bir geçim vasıtası kabul edildiği,

Siyasi bir nizam, içtimai (sosyal) bir düzenin kalmadığı,

Kumar, içki, zina, zevk ve sefa âlemlerinin hiç yadırganmadığı,

Kadınların, elde basit bir mal gibi alınıp satıldığı,

Kız çocuğunun doğmasının bir felaket ve yüz karası sayıldığı,

Hatta küçük kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü,

Kısaca insanî erdemlerin tümüyle yok sayıldığı,

İnsanlık dışı uygulamaların pervasızca sergilendiği böyle bir toplum yapısından “Asr-ı Saadet” dönemini ve neslini oluşturdu.

Böyle bir toplumu “saadet asrına, sevgi toplumuna” taşıyan mucizevî iksir;

Efendimiz (s.a.v.)’in beşeriyete ve aynı zamanda bütün mahlukata karşı gönülden hissettiği “sevgi, şefkat ve merhamet” duygularıydı.

Allah Teâlâ yarattığı mahlukatı nasıl seviyor, Rahmân ve Rahîm isimleriyle onlara tecelli ediyorsa,

Hz. Peygamber de insanlara ve mahlûkata daima sevgi nazarıyla bakmış, onlara şefkat ve merhametle muameleyi temel ilke edinmiştir

Çünkü O, “alemlere rahmet olarak” gönderilmişti. [Enbiyâ: 107]

Yüce Allah elçisini, sevgi ve rahmet haleleriyle donatmıştı.

İşte bu sayede O, insanlığa ve tüm mahlukata yeniden nefes aldırmış, canlılık kazandırmıştı.

Mü’minler ancak kardeştir[Hucurat:10] ayetinin pratikte ve hayatta yerini almasını temin etmeye çalışmıştır.

Sevgi toplumunu vücuda getiren en önemli iki faktör;

Sevgi ve kardeşliktir.

Sevgi, imanla bütünleşmiş olup imanın özüdür.

İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olamazsınız. Size yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şeye işaret edeyim mi? Selamı aranızda yayınız.[Müslim, İmân: 49; Ebû Dâvûd, Edeb: 13]

Sizden hiçbirisi kendisi için sevdiği şeyi, kardeşi için de istemediği müddetçe gerçek iman etmiş olamaz.[Buhârî, İmân: 7]

Mü’minin kalbi, kemale ermiş bir imanı elde etmek uğruna sevgiyi arar, sevmeyi ister.

“Bütün mü’minleri birbirlerine sevgide ve merhamette, lütufta ve yardımlaşma hususlarında sanki bir vücut misâli görürsün. O vücudun bir organı hastalanınca, vücudun diğer kısımları birbirlerini hasta organın elemine ortak olmaya çağırırlar.[Buhari, Edeb, 27]

Sevgi toplumunu oluşturmanın yolu;

Birbirinize buğz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz[Buhârî, Edeb; 57, 62] prensiplerinden geçer.

Kısacası Müslümanlar;

Sevgi, şefkat ve merhamet duygularıyla yeniden buluşmalı,

Bu mutluluğun hazzını yeniden tatmalı ve yaşamalı,

Sevmenin ve sevginin önündeki tüm engelleri kaldırmalı,

Gönüllerinde sevgi ve dostluğa set çeken bütün duvarları yıkmalı,

Sevgiyi toplumla bütünleştirerek yeniden SEVGİ TOPLUMUNU oluşturmalıdır.

Yunus Emre’nin;

Gelin tanış olalım,

İşin kolayın tutalım,

Sevelim, sevilelim,

Dünya kimseye kalmaz” dizeleriyle özetlediği sevgi yazı dizimizi Mevlana’nın şu sözleri ile sonlandıralım.

Sevgiden acılar tatlılaşır;

Sevgi yüzünden bakırlar, altın olur;

Sevgi yüzünden tortular durulur, arınır;

Sevgiden dertler şifa bulur;

Sevgi yüzünden, padişah kul kesilir.

 

15.03.2021

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi