SEVGİNİN HER ŞEYLE BÜTÜNLEŞMESİ

Sevmek;

Her şeyi sevmek, sevebilmek…

Yaratılan her şeyi yaratandan ötürü sevmek…

Özürlüyü, dağı, taşı, toprağı, ağacı, hayvanı, suyu, havayı,

Yerde, gökte ne varsa,

Canlı, cansız, görünen görünmeyen her şeyi…

Çünkü sevgi; bizim istediğimiz kalıplara sokulamayacak kadar büyüktür.

Her şeyi sevmek hayatımızda şükür kaynağıdır.

Her şeyi sevmek, hayatta en zahmetsiz ama bir o kadar da mutluluğu tarifsiz yegâne bir duygu...

Sevgiyi yaşarken kendimizden geçer, yokluğunda ise kendimizi kaybederiz,

Onu bastırdıkça özlemini çeker, gizledikçe daha çok açığa vururuz,

Elde edebilmek için büyük uğraşlar verdiğimiz, kaybedince de değerini bilmediğimiz bir duygudur.

Sevgi, paylaştıkça artan kişiye iç huzuru veren bir duygudur.

Sevginin özürlü ile bütünleşmesi “Allah katında verilen değerini” gösterir.

Peygamberimizin fizikî olarak son derece çirkin bir adama sevgi ve şefkatini Enes bin Mâlik'ten dinleyelim:

Çöl halkından Zahir adında bir adam vardı. Zahir Peygamberimize her gelişinde kendi yetiştirdiği ürünlerden hediyeler getirirdi. Şehirden çöle döneceği zaman da, Peygamber Efendimiz ihtiyacı olan şeylerle onun heybesini doldururdu. Gelen hediyelere bu şekilde karşılık verdikten sonra da şöyle buyururdu:

Zahir bizim çölümüz, biz de onun şehriyiz.” 

Peygamberimiz Zahir'i çok severdi. Hâlbuki Zahir hiç de güzel değildi. Fizikî olarak son derece çirkin bir adamdı. Bir gün pazarda çölden getirdiği malları satmaya çalıştığı bir sırada Peygamber Efendimiz gitti, sessizce yaklaştı, Zahir'i arkasından kucakladı ve elleriyle gözlerini kapadı. Zahir tutanın kim olduğunu göremiyordu:

- “Tutan kimse bıraksın” diye çabalamaya başladı. Bu arada göz ucuyla arkasından tutanın Efendimiz olduğunu anlayınca sırtını Peygamberimizin göğsüne iyice dayamaya başladı. Zahir'in bu neşeli hareketinden hoşlanan Peygamber Efendimiz yüksek sesle:

- “Bu köleyi satıyorum, var mı alan?” diye seslenmeye başladı. Zahir boynu bükük, mahzun bir halde:

- “Ya Resulallah, benim gibi değersiz bir köleye vallahi kuruş veren olmaz” deyince Peygamber Efendimiz:

- “Hayır, ya Zahir, sen Allah katında hiç de değersiz değilsin” buyurdu. [Tirmizi, Şemail-i Şerif: s.257]

Sevginin canlı ve cansız varlıklarla bütünleşmesi “sevginin ne denli kuşatıcı olduğunu” ortaya koyar.

Peygamber (s.a.v.)’in her şeye şamil sevgi ve rahmeti, sadece beşerî münasebetlerde değil, aynı zamanda cansız varlıklardan bitkilere ve hayvanlara kadar bütün mahlûkatı kuşatırdı.

Nitekim insanların bir dağ ve kaya parçası olarak gördükleri Uhud dağı için söyledikleri çok etkileyicidir:

Biz Uhud’u severiz, Uhud da bizi sever![Buhari, Cihad: 71]

Bu sözler, gönüller sultanının gönlündeki sevgi halesinin ne denli kuşatıcı olduğunu göstermektedir.

Her şeyi kuşatıcı bu sevgi; ağaçları, bitkileri ve çiçekleri de kuşatmıştır.

Hz. Peygamber (s.a.v.), ağaç dikmeye teşvik, ağaçlara özel itina, haram bölge (milli park ve yeşil kuşak) uygulaması, orman tesisi gibi uygulamalarıyla örnek olmuştur.

Allah’ın yarattığı eşsiz güzelliklere sahip tabiata duyarsız kimseleri Allah’ın azabıyla ikaz etmiştir:

Kim bir sidre ağacını keserse, Allah onun başını Cehenneme sarkıtır.[Ebu Davud, Edeb: 158]

Çevreye ve doğaya karşı sevgi ile dolu olanları da mükâfatla müjdelemiştir:

Bir Müslüman ağaç diker veya bir şey eker de ondan bir kuş, bir insan veya bir hayvan faydalanırsa, bu onun için bir sadaka olur.[Buhari, Hars: 1]

Allah Resûlü’nün sevgi medeniyetinde, Allah’ın yarattığı bütün canlılara O’nun eşsiz sevgi, şefkat ve merhametinden hayvanlar da hisselerini almıştır. Bunlar;

Hayvan haklarına riayet edilmesi,

Gıdalarını karşılamada itina gösterilmesi,

Temizlik ve bakımlarının yapılması,

Yavrularına itina gösterilmesi ve hayvan neslinin korunması,

Fazla yük vurulmaması,

Fıtrî vazifelerinde kullanılması,

Eziyet, işkence, hakaret ve rahatsız edilmemesidir.

Bu öyle bir sevgi, şefkat ve merhamettir ki, af ve bağışlanma vesilesidir.

Susuzluktan ağzı kurumuş, dili sarkmış bir köpeğe kuyudan ayakkabısıyla su çıkarıp susuzluğunu gideren adamın cennetlik olduğu [Buhari, Bed’ü-l-Halk: 17, Edeb: 27] haberleri hatırlanmalıdır.

Bu sevgi, şefkat ve merhametten mahrum olanların kendileri de mahrum olacaktır

Kedisini eve hapsedip açlıktan öldüren yaşlı kadının da cehennemlik olduğu da [Buhari, Ezan: 90] unutulmamalıdır.

Haftaya; “Sevginin Toplumla Bütünleşmesi / Sevgi Toplumunu Oluşturmak” başlıklı yazımızla “SEVGİ” yazı dizimizi bitirelim inşallah.

08.03.2021

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi