ARKADAŞ ARIYORUM, ARKADAŞ
1983 yılında Turgut Özal’ın başbakan olmasından sonra kısa mesafede haberleşmek için özel telsizlere müsaade edilmişti.
Bu telsizlerle haberleşme yerine çoğunlukla “arkadaş arıyorum, arkadaş” anonsu yapılıyor ve gayesi dışında kullanılıyordu.
Bu telsizlere ulaşan hemen hemen her kes arkadaş aramanın telaş ve gayreti içindeydi.
Arkadaş ama, nasıl bir arkadaş?..
Arkadaş; yardımcı olan, arka çıkan, koruyan…
Arkadaş; birbirine arka (destek) olan, arkasını dayayacak samimiyetine güvenilen kişi…
İki kişiden biri…
Dost…
Sahabe…
İhvan…
Yaren…
Kardeş…
Kişinin hayatı boyunca karşılaşıp görüşeceği, belirli bir müddet vakit geçireceği kimse…
Birbirine sevgi ve anlayış gösteren kişi…
Arkadaşlık ise; birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerin kurduğu sosyal ve duygusal bir bağdır.
Peki, nasıl bir arkadaş?
Kimlerle arkadaşlık?
Arkadaşlığın gayesi, şekli nasıl olmalı?
Burada esas alınması gereken temel ilke arkadaş seçimidir.
Doğru bir arkadaş seçimi için;
“Kişi dostunun/arkadaşının dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz, kiminle dostluk/arkadaşlık ettiğine dikkat etsin” nebevi uyarısı çok önemliydi.
“Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.”
İmam-ı Gazzâlî (ö. 505/1111) arkadaşlık edilecek kişide beş vasfın bulunması gerektiğini belirtmektedir:
a) Akıllı olmak,
b) Güzel ahlâk sahibi olmak,
c) Fasık (günahkâr) olmamak,
d) Bidat sahibi olmamak,
e) Dünyalığa karşı hırslı olmamak.
Sağlıklı ve sürdürülebilir bir arkadaşlık için;
Arkadaşının yanında yahut gıyabında her ne zaman olursa olsun onu savunmalı, ona karşı içi dışı bir olmalı, yani samimi olmalıdır.
Arkadaşlığın kurulması ve sürdürülmesinde esas gaye Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır.
Arkadaşlığın sürdürülmesinde tarafların karşılıklı olarak birbirlerine güven duymaları önemlidir.
Arkadaşlıktaki güven; “kalk gidelim” denildiğinde “nereye?” diye sormamaktır.
Hayatın bütününde kişinin arkadaşlarına karşı tevazuu elden bırakmaması gereklidir.
Arkadaşların birbirleri ile münasebeti sabır, şefkat ve merhamet üzerine kurulmalıdır.
Arkadaşlar, bilgi/ilim bakımından birbirlerinin eksiklerini tamamlamalıdırlar.
Arkadaşlık ilişkilerinde muhatabın seviyesine göre davranması, arkadaşlığın sürdürülmesi açısından önemli bir husustur.
Arkadaşlığın devamı için her şeyden önce tarafların bunu sürdürme konusunda kararlı ve istikrarlı olması gerekmektedir.
Arkadaşlığın sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için tarafların birbirlerine yumuşak davranmaları, arkadaşların birbirlerine kaba davranma gibi fiillerden katî surette kaçınmaları gerekmektedir.
Sağlıklı bir arkadaşlığın yürütülebilmesi için tarafların birbirlerine karşı hoşgörülü olması, kusurlarını araştırmaması, gıybet ve tecessüsten kaçınması, görülen ayıpların gizlenmesi önemlidir.
Arkadaşına insaf ile yaklaşmak bununla birlikte onlardan insaf beklememek de arkadaşlığın bir gereğidir.
Taraflar, eksik ve kusurlu davranışlar konusunda birbirlerini uygun bir şekilde uyarmalı, arkadaşının eksiklerini görmesini sağlamalı, onların düzeltilmesi ve güzel şekle bürünmesi için elinden geleni yapmalıdır.
Hz. Ömer’in dediği gibi;
“Bana ayıbımı gösteren kimseye Allah rahmet etsin.”
Arkadaşlık, ancak kişinin arkadaşını kedisine tercih etmesiyle mümkündür. Bu tercih genellikle maddî konularda ortaya çıkmaktadır ki, bu da arkadaşlığın zirve noktası “îsar”dır.
Arkadaşların birbirleri üzerindeki haklarından birisi de maddi ve manevi her türlü ihtiyacın karşılanması hususunda yardımlaşmaktır.
Lüzumsuz isteklerde bulunarak arkadaşına yük olmamak ve eziyet etmekten kaçınmak da arkadaşlığın bir gereğidir.
Hayattayken arkadaşındaki çirkinlikleri gidermesi için gıyabında istiğfarda bulunmak, öldükten sonra da günahlarının affı için Allah’a dua etmek de arkadaşlığın gerektirdiği bir vazifedir.
Zünnûn el-Mısrî’ye (ö. 245/859) kiminle arkadaşlık yapılır diye sorulduğunda;
“Hastalandığın zaman seni ziyarete gelen ve günah işlediğinde ise senin için tevbe eden kimse ile” diyerek cevap vermiştir.
Arkadaşı hakkında ne zaman konuşup ne zaman susması gerektiğini bilmelidir. Öncelikle arkadaşının gıyabında, aleyhinde olacak şekilde konuşmamalı, gıybet etmemeli, ayıp ve kusurunu biliyorsa dahi susmalı ve bunları ifşâ etmemelidir.
Öyle ki, yolda arkadaşı ile karşılaştığı zaman “nereden gelip nereye gittiğini” dahi sormamalıdır.
Yeri geldiğinde susmak arkadaşlığın bir gereği olduğu gibi yeri geldiğinde de güzel söz ile muhabbet etmek, hâl ve hatırını sormak, mutlulukları paylaşmak da arkadaşlığın bir gereğidir.
Arkadaşlığın en önemli vasıflarından biri de arkadaşına karşı vefâlı olmalı, kendisiyle ölünceye kadar arkadaş olarak kalmalı, vefatının ardından ise aile efradına karşı arkadaşlığın gereklerini yerine getirmelidir.
Evet, ben de “arkadaş arıyorum, arkadaş”…
14.12.2020
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi