LİSAN-I SIDK / HAYIRLA ANILMAK
Lisan-ı sıdk, Kur’an’da iki yerde geçen bir terim.
Meryem suresi 50. ayet ve Şuara Suresi 84. ayet…
Lisan-ı sıdk;
Güzel bir şekilde anılmak,
Hayırla anılmak,
Rahmetle anılmak,
Övgüyle anılmak,
İyilikle anılmak,
Güzel hatıralarla anılmak,
Yad-ı cemil/güzel bir nam/ün ile anılmak…
İyi bir şekilde hatırlanmak…
Doğruluk ve dürüstlükle anılmak…
Lisan-ı sıdk; dünyada kıyamete kadar eseri baki kalacak güzel bir nam ile anılmaktır, hatırlanmaktır.
Lisan-ı sıdk, Hz. İbrahim’in kendisi için istediği bir duadır;
“Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla.” [Şuara: 84]
Hz. İbrahim, bu duasıyla, kıyamete kadar iyi bir namla anılmayı istemişti.
Bu dua ile Hz. İbrahim; “Bana, benden sonraki nesillerin ölümünden sonra beni, kendileri kötü olmakla kalmayıp arkalarında da kötülükten başka bir şey bırakmayan zalimlerden biri olarak değil, iyi ve dindar biri olarak anmaları nimetini bahşet.
Bana öyle salih ameller işlemeyi nasip et ki, hayatım başkaları için gelecek tüm zamanlarda bir ışık kaynağı olsun ve ben de, insanlığa faydalı olanlar içinde sayılayım ” [Tefhim’ül-Kur’an] demek istiyordu.
Bu dua, kalıcı ve değerli hizmetler sonucu kazanılabilecek gerçek büyüklük ve şöhret duasıdır.
Bu dua, kıyamete kadar hayırla, rahmetle anılma duasıdır.
Duası makbul olmuş, bundan ötürü her millet/ümmet ona ayrı bir sevgi duymuş, onu dost edinmiş ve adını övgüyle anar olmuştur.
Müslümanlar da beş vakit namazda salâvat-ı şerîfe okurken onu da anarak bu duaya katılmaktadırlar.
Hayırla anılmak, yıllar öncesinden gündemde yer almaktır.
Rahmetle anılmak, unutulmamanın alametidir.
İyilikle anılmak, canlılıktır, dirliktir.
Yad-ı cemil ile anılmak; adın batmaması, ocağın sönmemesi, defterin dürülmemesi demektir.
Hz. İbrahim gibi anılmak, [Şuara: 84]
Hz. İshak ve Yakub gibi güzel bir övgü ile anılmak, [Meryem: 50]
Hz. Nuh gibi iyi bir ün/nam ile anılmak, [Saffat: 78-79]
Hz. Musa ve kardeşi Harun gibi iyi bir ün/nam ile anılmak, [Saffat: 119-120]
Hz. İlyas gibi iyi bir ün/nam ile anılmak. [Saffat: 129-130]
Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi adı yüceltilerek anılmak. [İnşirah: 4]
Ama en önemlisi, Hz. İbrahim gibi, Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi sürekli anılmak.
Hayırla, rahmet ile, dua ile anılmak...
İyi bir namla, şanla, imanla anılmak…
Melekcesine anılmak…
İbrahim gibi anılmak…
Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi sürekli anılmak…
Sürekli olarak dillerde, gönüllerde, fatihalarla, dualarla anılmak…
Çünkü hayırla anılmak, insan için ikinci bir ömürdür.
Hayırla anmak, hayırla anılmak ne güzel…
Anmak, dünü bugüne taşımak, bugünü yarına bağlamak;
Anılmak, yıllar öncesinden kıyamete kadar gündemde kalmaktır.
Anmak, vefakârlığın;
Anılmak, unutulmamanın alametidir.
Anılmanın en güzeli ise Yaradan tarafından anılmaktır;
“Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım…” [Bakara: 152]
Ne büyük bir mutluluk…
Mü'min için anılmak, Allah katında zikredilmekti.
Anılmak, anmanın bedeliydi, mutlu neticesiydi.
Anmak da anılmak da işte şimdi güzeldi, nimetti, saadetti...
30.11.2020
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi