HOCALAR
Öğretmenlik, kutsal bir meslektir. Bu kudsiyetin Cenab-ı Hakk’ın “Rabb” isminde tecelli ettiğini,
Hz. Âdem’den itibaren tüm peygamberlerin toplumların ilk öğretmenleri olduğunu,
Özellikle “ben ancak muallim olarak gönderildim” diyerek öğretmenlik alanında da çağları aşan Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, vahiyle donanmış, hikmetle bezenmiş bilge bir muallim/öğretmen olarak örnek olduğunu geçen yılki “O, SEVİLEN BİR ÖĞRETMENDİ” başlıklı yazımızda belirmiştik.
Onun için öğretmenlik, tarih boyunca toplumun eğitilmesi, yönlendirilmesi ve geliştirilmesi anlamında etkili olmuştur.
İslam eğitim tarihine bakıldığı zaman öğretmenlik mesleğinin farklı isimlerle zikredildiğini görmekteyiz.
Öğretmenlik yapanlar için “muallim, müeddib, müderris”;
Öğretmenlik yaptığı özel ihtisas alanına göre “fakih, muhaddis, kıssacı, şeyh, müktib, kurrâ”;
Unvan ve taltif amacıyla “üstad, âlim, molla, hoca”;
Öğretmene yardımcı olanlar için “kalfa (halife), muîd (asistan), müfid” gibi isimler kullanılmıştır.
Bizim dilimizde ve gönlümüzde hep “hoca” , “hocam” olmuştur.
Geçmişten günümüze tüm bu isimlerle anılan hocalarımızı şükran ve minnetle anarak merhum Arif Nihat Asya’nın “Hocalar” şiiriyle sizleri baş başa bırakıyorum.
HOCALAR
Her konuya tat veririz.
Adsızlara ad veririz,
Bir gün küçüklere, bir gün
Büyüklere not veririz.
Biz biliriz haddimizi,
Ne şefler, ne racalarız.
Doksan kişilik sınıfta
Korkomutan hocalarız.
Devir devir, mevsim mevsim
Değiştirdik nice isim.
Sarmaş dolaş olsun artık
Öğretmen, Hoca, Muallim.
Sınıfta, derslerde bütün,
Şömendiferde yarımız.
Zira okuldan çıkınca
Okulda kalır yarımız.
«İhtiras» derler o zaman.
Telle mızrap olur belli.
Velâkin çift öğretimde
Tuttururuz çifte telli.
«Grup, ünite» dendi mi,
O gün her telden çalarız.
Ne yapalım hocalarız.
Kırk yamalı bohçalarız.
Yılda üç mevsim kar yağar.
Başımıza tebeşirden.
Artık bahar ile güzü
Beklemek var teneşirden.
Ödev, hazırlık... Çok değil,
Ancak akşamdaaan akşama.
«Kıymetimiz bilinir mi?»
Dersen bayramdan bayrama.
Eller ne yapıp yaparak
Bir asansöre takılır.
Bizim barem merdiveni
Yüz elli yılda çıkılır.
Eller ne yaparsa yapsın
Biz işimize dalarız.
Bal tutan parmak yalarsa,
Biz de mürekkep yalarız.
Her konuya tat veririz.
Adsızlara ad veririz.
Bir gün küçüklere, bir gün
Büyüklere not veririz.
23.11.2020
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi