PEYGAMBER (S.A.V.)’E SALAT-Ü SELAM ETMEK
28 Ekim 2020 Çarşamba günün gecesi Peygamberimiz (s.a.v.)’in dünyaya teşriflerinin yıldönümüydü. Yani genel adıyla “Mevlid Kandili” idi.
Geçen yıl “MERHAB EY ÂLÎ SULTÂN MERHAB” başlıklı yazımızda Mevlid Kandili ile ilgili genel bilgileri aktarmıştık.
Bu yazımızda da aşağıdaki ayete dikkatinizi çekmek istiyorum.
“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.” [Ahzab: 56]
Ayetini okudunuz mu?
Lütfen ayeti bir daha okuyalım.
Ayette Allah'ın ve meleklerin, Peygamberimize “salât” ettikleri belirtiliyor.
Allah'ın, Peygamberimize “salât” etmesi, onu yüceler âleminde övgü ile anması anlamına gelir.
Allah Teâlâ Peygamberine rahmet eder, onu meleklere karşı över, onun işlerini bereketli kılar, ismini yüceltir.
Meleklerin ona “salât” etmeleri de Allah katında onun için dua etmeleri demektir.
Melekler de o Resul hakkında duada, istiğfarda bulunarak ona olan muhabbet ve hürmetlerini açıklamış olurlar.
Aman Allah’ım, bu ne büyük ve erişilmez derece!
Yüce Allah’ın, Peygamberimize yönelik olan bu övgüsünü bütün evren tekrarlıyor.
Bu övgünün ışığı bütün evrene yayılıyor.
Evrenin bütün parçaları bu övgüye yine aynı övgü ile cevap veriyor.
Bu ezeli, ebedi, sürekli ve kesintisiz övgü tüm evrenin özüne siniyor.
Bu öyle bir nimet, öyle bir onur ki; bu nimet ve onurdan sonra artık başka bir nimet ve onur düşünülemez.
Yüce Allah bunula yetinmiyor; “ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin” buyuruyor.
Yüce Allah, kullarına diğer peygamberler bir tarafa peygamberi Muhammed (s.a.v.)’e, onu teşrif maksadı ile salât ve selâm getirmelerini emretmiş bulunmaktadır.
Şöyle bir düşünün; Yüce Allah'ın ve meleklerin “salât-ü selam”ından sonra artık insanların “salât-ü selam”ının ne yeri/önemi olabilir?
Ancak burada Allah, mü’minlerin Peygamberimize yönelik “salât-ü selam”larını kendi “salât-ü selam”ı ile yan yana getirerek onları şereflendirmek; onları, bu yoldan yüce, ezeli ve onur verici ufuklara yükseltmek istemiştir.
Böylece bu ayetteki “salat-ü selam”la;
Allah, Peygambere rahmet bahşeder,
Melekler de onun için dua ederler,
İman edenler de ona tam bir teslimiyetle boyun eğerler.
Yani Allah’tan salât, O’nun rahmeti ve rızası,
Meleklerden salât, dua ve istiğfar,
Ümmetten salât ise, ona dua, onun emirlerine itaat ve ona saygı göstermektir.
Bu “salat-ü selam”la Allah Teâlâ, kullarına peygamberinin yücelerin yücesindeki mevkiini haber veriyor.
Onu meleklerin yanında övdüğünü, meleklerin de onun için mağfiret dilediklerini bildiriyor.
Sonra da iman edenlere peygamberine salât ve selâm getirmelerini emrediyor ki evrenin tüm varlıkları ona övgü ve senada ittifak edip birleşsinler.
Ebu Mesud el Ensarî anlatıyor:
- Biz Sa’d b. Ubade’nin meclisinde otururken Rasulullah (s.a.v.) yanımıza geldi. Kendisine Beşir b. Sa’d:
- “Ey Allah’ın Resulü! Allah bize sana salat okumamızı emretti. Sana nasıl salat okuyabiliriz?” diye sordu. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
- “Deyiniz ki:
Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahime inneke hamidün mecîd.
Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ümmetine rahmet eyle; şerefini yücelt. İbrahim’e ve İbrahim’in ümmetine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.
Allâhümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin Kemâ bârekte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd.
Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ümmetine hayır ve bereket ver. İbrahim’e ve İbrahim’in ümmetine verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.”
Ne büyük bir övgü?
Her duanın başında ve sonunda da vacip,
Öyle bir övgü ki, beş vakit ve vitir namazında son tahiyattan sonra bu övgüyü / “Allahümme Salli ve Allahümme Barik” i okumak; İmam-ı Şafii’ye göre farz, İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye göre ise sünnet…
Allah’ın Resulüne salat ve selam getirerek onu selamlamak; ona dua etmek, ona hürmet etmek, ona itaat etmektir.
Allah’ın Resulüne salat ve selam getirerek onu selamlamak; onu hiç incitmeyerek ona teslim olmak, boyun eğmektir.
Yüce Allah’ın bu övgüsünün ışığı altında insanların Peygamberimizi üzmeleri, rahatsız etmeleri, incitmeleri son derece çirkin, aşağılık, iğrenç ve lanetlik bir davranış olarak bir sonraki ayette bildirilmektedir.
“Allah ve Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.” [Ahzab: 57]
Her iki ayeti de bir daha okuyarak, Peygamberimiz (s.a.v.)’in ifadesiyle;
“Yanında adım zikrolunup da bana salavat getirmeyen kimsenin burnu sürtülsün” duasına âmin diyoruz.
“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed.”
NOT: 2020 yılı felaketler yılı oldu adeta…
Cenab-ı Hakk milletimizi, ülkemizi her türlü beladan, musibetten, felaketten, hastalıktan muhafaza etsin.
Allah beterinden saklasın.
Geçmiş olsun İzmir… Geçmiş olsun Ege… Geçmiş olsun Türkiye…
Geçmiş olsun güzel ülkemin güzel insanları…
Gönüllerimiz ve dualarımız sizinle…
02.11.2020
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi