İMAM HATİPLER HAFTASI ve İMAM HATİP TARİHİ (2)

Evet, İmam Hatip okullarının tarihi sürecine kaldığımız yerden devam edelim.

1951 yılında İmam Hatip okulları 4 yıllık ortaokul seviyesinde açılmış ancak, Kur’an-ı Kerim Türkçe/Latin harfleriyle okunma şartı getirilmişti.

Rum patriği Athenagoras’ın bile tasvip etmediği Türkçe Kur’an-ı Kerim okutulması kararı, İstanbul İmam-Hatip Okulu’nun müdürü merhum Celaleddin Ökten Hoca’nın gayretiyle birkaç yıl sonra kaldırılmıştır.

4 yıllık ortaokul seviyesinde olan bu okullara, yine Celaleddin Ökten Hoca’nın gayretiyle 3 yıllık lise kısımları da ilave edilmiş, böylece 4+3=7 yıllık ortaöğretim kurumu haline gelmiştir.

Demokrat Parti / Adnan Menderes hükümetlerinin 1950-1960 yılları arasındaki on yıllık iktidarları döneminde toplam 19 İmam-Hatip Okulu açılmıştır.

1963-1964 öğretim yılında İmam Hatip Okulları’na ilk defa parasız yatılı öğrenci alınmaya başladı. İHO sayısı 1965'te 45 iken, bu sayı 1966-67'de 65'e, 1967-68'de 84'e yükseldi.

1960-1971 yılları arasında 43 İmam Hatip açılmışken, 1971 muhtırası sonrası 30 İmam Hatip kapatılmıştır.

22 Mayıs 1972’de yayımlanan bir yönetmelikle, İmam Hatip Okulları kapatılarak ortaokuldan sonra 4 yıl eğitim veren bir meslek okulu haline getirildi ve lise kısmını bitirenlere tanınan yükseköğretimin tüm programlarında okuma hakkı kaldırıldı.

1973 yılında, o güne kadar İmam Hatip Okulları olarak anılan okulların adı İmam Hatip Liseleri (İHL) olarak değiştirildi. Bu dönemde İHL mezunlarında fark dersleri vermeden üniversitelerin edebiyat kollarına gidebilme hakkı tanınmıştır.

1974’te kurulan CHP-Millî Selâmet Partisi hükümeti döneminde İmam Hatip Liseleri'nin ortaokul bölümü yeniden açıldı. 29 yeni İHL açıldı ve böylece okul sayısı 101'e çıktı.

1975’te imam-hatip liseleri genel liselere denk sayılarak, mezunlarının kendi alanlarında üniversiteye doğrudan girmelerine izin verildi.

1976’da Danıştay kararı ile kız öğrenci alınmaya başladı.

Milli Selamet Partisi’nin ortak olduğu hükümetler döneminde (1975-1978) 230 yeni İHL açıldı.

12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra 1985’e kadar yeni İHL açılmadı.

12 Eylül yönetimi tarafından Temel Eğitim Kanunu'nun 32. maddesinde yapılan bir değişiklikle İHL mezunlarının üniversitelerin tüm bölümlerine gidebilmesine imkân verildi.

Turgut Özal’ın kurduğu ilk ANAP hükümeti döneminde İHL adına en önemli adım, bir “Anadolu İmam Hatip Lisesi”nin (AİHL) açılması olmuştur.

1980’lerin sonuna gelindiğinde İHL’ler okul sayısı olarak fazla artırılmadı ancak bağlı şubeler açılarak; öğrenci sayısı arttırıldı.

1997’ye gelindiğinde, Anadolu imam hatip lisesi sayısı 7 iken, bunlara bağlı şube sayısı 100’e ulaşmış; kısacası Anadolu İmam Hatip Lisesi sayısı aslında 107’yi bulmuştur.

Sonraki yıllarda ÖSYM’de Türkiye birincileri, ikincileri çıkarması üzerine herkesin dikkatleri bu okul üzerinde toplanmış ve bu okullara ilgi gittikçe artmaya başlamıştır.

28 Şubat 1997 tarihinde toplanan Millî Güvenlik Kurulu’nda yaşanan irtica ile ilgili görüşmelerde 28 Şubat süreci denilen bir dönem başlamıştır.

28 Şubat sürecindeki iki uygulama, İmam Hatip Liseleri’ni olumsuz etkilemiştir. Bunlardan birisi, 8 yıllık kesintisiz eğitimin başlaması neticesinde İmam Hatip Liseleri’ndeki ortaokulların kapatılması; diğeri ise üniversite sınavlarındaki katsayı uygulaması ile mezunların kendi alanları dışında üniversiteye girmesinin engellenmesidir.

16 Ağustos 1997 tarihinde dönemin başbakanı Mesut Yılmaz; “siyasi hayatıma mal olsa da” diyerek kendi döneminde çıkarılan 4306 sayılı sekiz yıllık kesintisiz öğretim yasası, İHL’lerin ortaokul kısmının kapatılmasına yol açtığı için bu okullar açısından bir dönüm noktası oldu. Yasa ile imam-hatip liseleri 1 yıl hazırlık 3 yıl normal eğitim olmak üzere 4 yıllık liselere dönüşmüş oldu.

Bu nedenle İmam Hatip Liseleri 1998’de mezun vermedi.

1998 yılında YÖK ve ÖSYM tarafından üniversite sınavı puanları hesaplaması ile ilgili olarak alınan katsayı kararı, İmam Hatip Liseleri açısından büyük önem taşır. Bu karar ile İmam Hatip Lisesi mezunlarının da üniversitede kendi alanları dışında bölümlere girmesini engellendi.

Nitekim Anadolu İmam Hatip liseleri katsayı kararı öncesinde öğrencilerinin yüzde 75’ini 4 yıllık fakültelere yerleştirmeyi başarmakta iken katsayı kararıyla bu oran yüzde 25’e düştü.

Bu uygulama ile İmam Hatip Lisesi mezunlarının kendi alanları dışında bir üniversiteye gitmeleri imkânsız hale getirilmiştir. Ne yazık ki bu uygulama sadece İmam Hatip Liselerinin değil tüm meslek liselerinin aleyhine olmuştur.

Ortaokul kısmının kapatılması, üniversiteye girişlerin zorlaştırılması sonucunda veliler öğrencilerini bu okullardan almaya başladı ve okullarda öğrenci sayısı azalara bu okulların büyük bir kısmı kapanmak zorunda kaldı.

28 Şubat öncesi benim de öğretmen ve idareci olarak çalıştığım Elazığ İmam Hatip Lisesi öğrenci sayısı 6.500’ü aşmışken iken bu sayı 28 Şubat sonrası 280 öğrenciye düşmüştür.

Ardından İmam Hatip Liselerinde okuyan kız öğrencilere de başörtüsü yasağı getirildi. Okul kapısında bekleyen polis ve askerler tarafından başörtüsünü açmayan öğrenciler okula alınmadılar.

2009 yılında katsayı uygulamasının kaldırıldığı açıklandı ancak bu karar, Danıştay tarafından iptal edildi.

Katsayı farkının azaltılmasına yönelik bir uygulama yapılması sonucu 2011 yılından itibaren imam hatip mezunlarının kendi alanları dışındaki üniversite bölümlerine girmesi imkânı yeniden ortaya çıktı. İmam Hatip Lisesi mezunlarının üniversite sınavlarındaki başarısı yeniden yükseldi.

1 Aralık 2011’den itibaren puan sistemi tamamen ortadan kalktı.

İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile birlikte 2012-2013 eğitim öğretim döneminde İmam Hatip Liseleri’nin ortaokul bölümleri tekrar açıldı ve 5. sınıf öğrencileri bu okullara kaydedilmeye başlandı. Bu tarihten sonra İmam Hatip okulları sayısında ciddi artışlar meydana geldi.

MEB’in TBMM’ye gönderdiği 2020 Yılı Bütçe Raporu’nda;

2019’da 13 Uluslararası Anadolu İmam Hatip Lisesi (İHL) 311’i sınavla öğrenci alan Proje Anadolu İHL, 1590 Anadolu İHL, 3 bin 535 imam hatip ortaokulu olmak üzere 5 bin 138’e ulaştı.

Ancak, İmam hatip okullarının sayısı artarken, okulların niteliği, niceliği, eğitim kalitesi ve sınav başarısı da tartışılmaya başlandı. 

Bu arada İmam Hatip geleneği, mefkûresi ve şuuru da kaybolmaya yüz tuttu.

Bizim okuduğumuz ve öğretmenlik yaptığımız yıllardaki İmam Hatip okullarıyla, bugünkü İmam Hatip okulları arasında dağlar kadar fark var.

Sonuç olarak, Cumhuriyet tarihi boyunca İmam Hatip okulları bazı dönemlerde engellemelerle, baskılarla, kesintilerle ve kapatılmalarla karşı karşıya kalmıştır.

Cumhuriyet dönemi boyunca da İmam Hatip okulların kapatılmasını isteyenlere rağmen, halkın talepleri/teveccühleri doğrultusunda varlığını korumuş ve korumaya da devam edecektir…

Çekin artık şu imam hatiplerin üzerinden ellerinizi…

26.10.2020

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi