HER HALİMİZE ŞÜKÜR

Şükür: yapılan iyiliği bilmek ve onu yaymak,

iyilik edeni iyiliğiyle övmek,

minnettarlık duymaktır.

Şükür; Allah’tan veya insanlardan gelen nimet ve iyilikten dolayı minnettarlığını ifade etme,

nimete söz ve fiille mukabelede bulunma,

Allah’a itaat edip günah işlemekten uzak durmak suretiyle nimetin gereğini yapma.

derin bir saygıyla nimet sahibinin iyiliğini anmaktır.

Şükür; nimetin farkında olmak ve kıymetini bilmektir.

Şükür: nimet çeşmesinden kana kana içmektir.

Allah’a karşı minnettarlık için şükrederiz.

İnsanlara karşı minnettarlık için ise teşekkür ederiz.

Şükrün karşıtı küfürdür.

Küfrân; nimeti inkâr etme, nankörlüktür.

Şükür veya teşekkür, nimete karşı gösterilen minnettarlığı anlatır

Râgıb el-İsfahânî’ye göre üç çeşit şükür vardır:

1.    Nimeti hatırda tutmak kalple şükür,

2.    Nimeti vereni övgüyle anmak dille şükür,

3.    Nimet sahibine lâyık olduğu şekilde karşılık vermek organlarla şükürdür.

Kur’an’da Allah’ın nimetleri ve ihsanlarından söz edilmekte, dolayısıyla insanların Allah’a şükretmesi gerektiği bildirilmekte ve şükredenlere verilecek mükâfatlar anlatılmaktadır.

Allah’ın nimetleri ve ihsanlarından söz edilmekte, dolayısıyla insanların Allah’a şükretmesi gerektiği bildirilmekte ve şükredenlere verilecek mükâfatlar anlatılmakta, şükredenlere nimetini arttıracağı belirtilmektedir.

Şükrün faydası Allah’a değil kula yöneliktir. Kul şükrederek Allah’a olan minnet borcunu ödemiş olur.

Onun için şükür; nimeti değil nimeti vereni görmektir.

Allah’ın vermiş olduğu bütün nimetlere karşı; “belki şükredersiniz” ifadesiyle nimetin verilişinin insanlar için şükür konusunda bir imtihan olduğu vurgusu yapılmaktadır.

Ne kadar az şükrediyorsunuz!”

Fakat insanların çoğu şükretmez.

Hâlâ şükretmeyecekler mi?

Gibi ilahi ifadeler, nimet sahibine şükretmenin ahlâkî ve dinî bir ödev olduğunu göstermekte ve görevi ihmal edenler uyarılmaktadır.

Her şeye şükür, aza da çoğa da.

Aza şükretmeyen çoğa da şükretmez.[Hadis]

Allah’a şükür, insanlara teşekkür.

Allah’a şükretmeyen insanlara teşekkür etmez, insanlara teşekkür etmeyen Allah’a şükretmez.[Hadis]

Nimetleri veren Allah aynı zamanda “Şekûr” dur.

Şekûr; kendi rızası için yapılan işleri daha ziyadesiyle karşılayan, az bir ibadetin karşılığında büyük mükâfatlar veren, kullarının ecrini kat kat artırandır.

Nasıl kulun Allah’a şükrü,  O’nun kendisine olan ihsanını anarak O’na hamdetmesi ise, Allah’ın kuluna şükrü de yaptığı iyiliği anıp onu övmesidir.

Şükrün hakikati, bütün nimetlerin Allah’tan geldiğini bilmektir. Bu aynı zamanda tevhid, nimeti başkasından bilmek ise küfürdür, şirktir.

Şükrün amacı, kulun elindeki varlığı Allah’ın rızası uğruna ve O’nun istediği şekilde harcamasıdır.

Şükrün esası ise, nimetin sahibini bilmek, bunu kalp ile itiraf etmek ve dil ile söylemektir. 

Amelî olarak şükür, tüm organlarla birlikte olmalıdır.

Kalbin şükrü, bütün yaratılmışlar için iyilik düşünmek,

Dilin şükrü, Allah’a minnettarlığını ifade etmek,

Organların şükrü, Allah’ın verdiği nimetleri O’na itaat sayılacak şekilde kullanmaktır.

Çünkü şükrün başı da sonu da “El-hamdü lillah” tır.

Her halimize şükürler olsun; “El-hamdü lillahi alâ külli hâldiyor,

Rasulullah (s.a.v.) ifadesiyle de; “şükreden bir kul olalım” temennisinde bulunuyorum.

 

12.10.2020

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi