DUA; KAPIYI ÇALMAKTIR

Her zaman, dua zamanı; her an, dua anı…

Haydi duaya, şimdi dua zamanı.

Dua; kapıyı çalmaktır…

Şimdi kapıyı çalma zamanı.

Dua kelimesi; “çağırmak, seslenmek, istemek; yardım talep etmektir.

İslâm literatüründe dua; “Allah’ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etmesini, sevgi ve tazim duyguları içinde, O’ndan lütuf ve yardım dilemesi ve O’nun merhametine sığınmasıdır.

Dua; Peygamberimiz (s.a.v.)’in ifadesiyle; “ibadetlerin özüdür/iliğidir. Mü’minin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur.

Dua; zorlukları yenme ve her işte kolaylıkla başarı elde etmenin yoludur.

Dua; insanın Allah’a halini arzetmesi ve O’na niyazda bulunmasıdır.

Dua; manevî bir sığınak, yardım, moral ve güç tazeleme kapısıdır.

Dua; kulun kendi ihtiyaç ve eksikliklerini dile getirerek mükemmele ulaşmak için Rabbi ile vasıtasız iletişim kurmasıdır.

Dua; kâinatın dehşet verici tablosu karşısında Yaratana duyulan hasret ve iştiyakın ifadesidir.

Dua; sadece Allah’a yöneliştir.

Dua; kul ile Allah arasında bir diyalogdur.

Dua, aciz olanın Aziz olandan istemesidir.  “ Bana dua edin, kabul edeyim…” [Mü’min:60]

Dua; rahmet kapısını anahtarıdır. Allah’a yönelme halidir.

Dua; insanın bütün acizliği ile rahmet kapısını çalmasıdır. 

Dua; bir sabır ve şükür ifadesidir.

Dua; Yaratıcıya olan iman ve teslimiyetin bir ifadesidir. Kulluğun özüdür. 

Dua; sınırlı, sonlu ve âciz olan varlığın sınırsız ve sonsuz kudret sahibi ile kurduğu bir köprüdür.

Dua; inanma, dayanma ve isteme ihtiyacı içerisinde bulunan insanı; rahmeti sınırsız, mutlak kudret sahibi olan Allah’a bağlayan, manevî bir bağdır.

Dua; bir yakarıştır.

Dua; kulun ümit dalı ve Rabbine bağlılığının en güzel ifadesidir.

Dua; ümit gecesinde hayırlı bir sabah, belâ, şiddet ve felaket çemberinden kurtuluş ve felahtır.

Dua; gönüllere ışık saçan bir nur, kul için bir tükenmez huzurdur.

Dua; manevî dertlerin devası, gönüllerin sefasıdır.

Dua; ümit ve huzur kaynağıdır; yaşama aşkını dirilten bir rahmettir.

Dua; kişinin Allah’a güveninin manevî tomurcuğudur.

Dua; ruhun Allah katına yükselişidir.

Dua; manevî hamlelerin parlayan ışığıdır.

Dua; Allah’a yönelişin coşkun bir ruh hâlidir.

Dua; insanın kendi kendine yetmediğinin; her şeye gücü yetenin Allah olduğunun farkına vardıran bu bilinçtir. “(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!” [Furkan:77]

Dua; Allah-kul ilişkisinin sürekli açık kırmızı hattıdır.

Dua; Allah’ın insana muhteşem bir lütfu ve ikramıdır.

Dua; Allah’a çıkarılmış davettir.

Dua; Allah’la konuşmak demektir.

Dua; aşkın dilidir, kalbin dilidir.

Dua; yaratılıştan Yaradan’a, en aşağıdan en yükseğe yükselen bir arzudur. 

Dua; kulun Rabbine yönelip O’ndan yardım dilemesidir.

Dua; sevgiliye arz edilmiş bir mektup gibidir.

Dua; insan, gücünün yetmediği ihtiyaçlarını elde etmek, kendi kudretiyle erişemediği arzularına erişmek için Allah'a sığınmasıdır.

Dua; bir ibadettir. Hatta ibadetin ruhudur.

Dua; yaratıcıya duyulan ihtiyaçtır.

Dua; Allah’a ulaşmanın en kolay yoludur.

Dua; kişinin kendi nefsi ile hesaplaşmasıdır.

Dua; Allah ile olmaktır.

Dua; bir ümit çığlığıdır.

Dua; bir davettir.

Dua; sermayesiz servettir.

Dua; şeytana karşı zırh, düşmana karşı silahtır.

Dua; âşık ve yüce ruhun ebediyete miracı, mutlak yüceliğe uçuşu, mutlak varlığa yönelişi, değerli bir aşkın, duyarlı olmanın ve sevmenin bir tecellisidir.

Dua; kâinatın dehşet verici sessizliği içinde, insanoğlunun kendisine bir cevap bulmak için hissettiği derin hasret ve iştiyakın ifadesidir.

Dua; gönlümüzün derinliklerinde bir ışık, bir ümit, bir kutlu kıpırdanıştır.

Dua; derde, sıkıntıya, yoksulluğa, hastalığa karşı büyük bir direnme gücüdür.

Dua; insanın “bittim” dediğinde, Allah’ın “yettim” demesidir.

Evet, dostlar her zaman, her an olduğu gibi şimdi de dua zamanıdır

Kapıyı çalma zamanıdır.

Hz. Adem ve Hz. Havva gibi; Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyân edenlerden oluruz.” [A’raf Suresi, 23]

Hz. İbrahim gibi; “Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır. Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için deneme konusu kılma, bizi bağışla!..[Mümtehine Suresi: 4]

Hz. Eyüb gibi;  “… Başıma bu dert geldi. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin. [Enbiya: 83]

Hz. Musa gibi; “Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım…” [Kasas Suresi: 24]

Hz. Yunus gibi; “lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî küntu minez zâlimîn / Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden oldum.”  [Enbiya: 87]

Hz. Zekeriyya gibi; “… Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin.” [Âl-i İmran: 38]

Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi; “De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.[İsra: 80]

Sana yalvarıyor ve yine Peygamberimiz (s.a.v.) şu duasıyla da Sana sığınıyoruz:

Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, barastan ve her türlü kötü ve müzmin hastalıklardan Sana sığınırım.” [Buhâri, Tefsir, 16/1]

Peygamberimiz (s.a.v.)’in Taif dönüşünde ettiği dua gibi yine Sana yalvarıyoruz:

“… Allah’ım, gazabına uğramaktan, rahmetinden uzak kalmaktan, karanlıkları aydınlatan, dünya ve ahireti salâha kavuşturan ilâhi nuruna sığınırım. Rızanı dilerim. Sana iltica ederim. Bütün kuvvet, her kudret ancak Sendendir, Ya Rabbi!”

Şemsi Tebrizî’nin ifadesiyle;

Dua kapı çalmaktır. Gerisine karışmak haddini aşmaktır.

Allahım! Senin kapını çaldık, haddimizi aşmadan rahmetini ve dualarımızın kabulünü bekliyoruz.

Amin.

 

06.04.2020

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi