ESKİ HARPUT’TA BAYRAM (2)
Bayram Yemekleri
Bayramda herkes evinde misafir beklerdi. Bayramda ekmek çıkmaz, fırınlar ve dükkânlar çalışmazdı. Onun için herkes bayram ihtiyacını önceden görür, birkaç gün önce veya arife günü bayram yemeklerinin hazırlıkları başlardı. Kasaptan köftelik, tiritlik, dolmalık ve yemeklik et alınırdı. Bayram tatlısı olarak da özenle hazırlanan baklava ve dolangerler evde közde veya ekmek fırınlarında pişirilerek hazırlanırdı. Özellikle ikindi namazında sonra gece yarısına kadar pişirilmek üzere fırınlara tepsi tepsi baklava ve dolanger taşınırdı.
Bayram namazından sonra tüm aile evin en büyüğünde bayramlaşmak üzere bir araya gelir, yemekten önce veya sonra bayramlaşılırdı. Aile büyüklerinin elleri öpülür, duaları alınır, çocukları sevindirmek için de paralar dağıtılırdı. Her çocuğun elinde rengârenk ipek canfesten para keseleri… İçine beş paradan tutunuz da gümüş çeyrek ve on kuruşluklara kadar para atılır... Neşe ve canlılık içerisinde bu keseleri akşama kadar bir kaç defa doldurup annelerine boşaltan çocukların sayısı büyük bir yekûn tutardı.
Bayramlaşmadan sonra yemek yenilir, bazen camiden çıkıldığında mahallenin fakirleri de yemeğe davet edilirdi. Bayram yemekleri genellikle Ramazan ve diğer günlerde görüldüğü gibi çeşitli olmayıp birkaç çeşit yemekten ibaretti.
Bu yemeklerin başında içli köfte/Harput köfte veya yaprak/lahana sarması (etli dolma), bulgur/pirinç pilavından yapılmış tirit (etli pilav) veya güveç, tatlı (zerde, baklava, dolanger) olurdu.
Ramazanda olduğu gibi bayramlarda da zenginlerin kapıları ve sofraları daima ve her saatte herkese açıktı.
Bayram Ziyaretleri ve Bayramlaşmalar
Yemeklerden sonra bayram ziyaretleri başlar, en yakın akraba ve dostlardan evvel halk, büyüklerin ve Âlimlerin konaklarına, evlerine akın hâlinde ve kafile kafile gider, sıra ile bütün bunları ziyaret ederek “bayramınız mübârek olsun” diyerek ellerini öper, bayramlarını tebrik eder, “el öpenlerin çok olsun” dualarını alırlardı.
Bayramlaşma usulleri de çok samimi ve candandı. Büyüklerin elleri öpülür, orta yaşlılar karşılaştıkları zaman kollarını yukarıya doğru açarlar ve birbirlerine sarılarak yüz veya omuz öperler yahut musafaha ederlerdi. Bu bayramlaşma evlerde yapıldığı gibi cadde ve sokaklarda karşılaşmalar sırasında da aynı şekilde yapılırdı. Sadece akrabalar değil komşular da ziyaret edilir, bu ziyaretlerde şeker ve özellikle börek veya tatlı çeşitli şerbetlerle birlikte ikram edilirdi.
Birbirlerinden uzakta olan dost ve akraba arasında da Ramazan ve bayram tebrikleri yapılırdı ki, bunlar ya mektup ve çok defa da tel ile olurdu. Tel ile yazılanlar kısa, mektupla yazılanlar ise daha uzun ve daha şatafatlı olurdu.
Bayramlar umumi bir barış günüdür. Bayramlarda dargınlar, küskünler karşılaşınca kendi kendilerine veya bir dostun işareti üzerine barışırlar ve hemen de ballı yağlı olurlardı. Sonra Bayramlarda, çocuklara mahsus ikinci bir bayram daha vardır ki, bu da aile büyüklerinin ve bayramlaşmaya gelen misafirlerin ellerini öperek para toplamalarıydı. Bu o kadar önemli bir gelenektir ki, büyüklere hürmet etmek ve onları saymak hissini aşılamak...
Mahallenin çocukları akraba ve komşularıyla bayramlaşmak için dışarı çıkar, bayram günlerinde sokaklar panayır alanı gibi olurdu. Bütün çocuklar dışarıda oyun oynardı. Bayramlıklarını birbirine gösterir, kim daha çok şeker veya harçlık toplamış sayılırdı.
Bayramlarda göze çarpan önemli bir olay da, Ermenilerden birçoğu Müslümanlar gibi âlimlerin ve büyüklerin konaklarına ve evlerine giderek bunların bayramlarını tebrik etmeleri ve ellerini öpmeleriydi. Gayrimüslim çocuklar da Müslim çocuklarla birlikte bayramlaşmaya çıkar şeker ve harçlık toplarlardı.
Bayramın ikinci ve diğer günlerinde ise Mezre'den ve köylerden Harput'a birçok ziyaretçi geldiği gibi ertesi günü Harput’tan da yüzlerce insan atlarına, eşeklerine binerek bu ziyaretleri iade için Merkeze ve köylere dağılırlardı.
Hülâsa: Bayramlarda bütün halk ananeye riayetle büyüklere hürmet, akraba ve dostlar arasında samimiyet, küçüklere de muhabbet ve şefkat gösterilerek bayramlarını neşe ve heyecan içerisinde geçirirlerdi.
Bayram Eğlenceleri ve Bayram Davulu
Bayram günlerinde İslâmî ölçüler içinde eğlenilmesi ve bazı oyunların oynanması câizdir. Bir bayram günü Hz. Aişe ile birlikte bulunan Hz. Peygamber’in yanında Buâs Harbi’ne ait ezgiler söyleyen iki kız çocuğuna müdahale etmek isteyen Hz. Ebû Bekir’e Resûlullah’ın, “Her milletin bayramı vardır, bu da bizim bayramımız” dediği (Buhârî, ʿÎdeyn, 3; Müslim, Ṣalâtü’l-ʿîdeyn, 16),
Yine bayram günleri mescidde mızrak kalkan oyunu oynayanları seyretmek isteyen Hz. Aişe’ye yardımcı olarak onunla beraber seyrettiği (Buhârî, ʿÎdeyn, 2; Müslim, Ṣalâtü’l-ʿîdeyn, 17) bilinmektedir.
Harput’ta bayramlarda gençler ve genç kızlar, kendi aralarında ayrı ayrı toplanır, çalar, çığırır, güler, oynar, bayram yaparlardı. Bayramlar, ilkbahar ve yaz mevsimlerine tesadüf ettiği zamanlarda ise cirit oyunları tertip edilir, çoluk çocuk ve bütün halk Cirit Meydanı’na dökülürlerdi.
Harput’ta bayram davulunun da hususiyeti vardı. Ramazanda geceleri Davul çalan davulcular. Bayramın birinci gününden başlayarak son günü akşamına kadar devam etmek üzere davul ve klarnetle en güzel mahalli havaları çala çala şehrin bütün mahallelerini dolaşır ve kapıları çalarak bahşişlerini alırlardı. Şehrin fakiri de, zengini de bu davulculara para, erzak, mendil, çorap, kumaş gibi bayram hediyelerini memnunlukla verirlerdi, aldıkları bu kumaşları, bu renkli çitareleri ve bu kırmızı mendilleri boyunlarına sarar, bir kısmını da davulun dört bir tarafına dolarlardı.
Bu yazı dizimizle yaklaşık bir asır önce eski Harput’ta yaşanan Ramazan ile birlikte bayram adet ve gelenekleri unutulmasın diye siz aziz okuyucularıma aktarmaya çalıştım.
“Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer.”
Bu vesileyle Ramazan bayramınızı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.
03.06.2019
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi