KANDİL GECELERİ (2)
2. Regâib Kandili
Receb ayının ilk Cuma gecesine Regaib gecesi denir. Regâib, Arapça bir kelimedir ve “reğa-be” kökünden gelmektedir. “Reğa-be”, kelime olarak, “herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarfetmek” demektir.
Regâib kelimesi Kur’an’da geçmemektedir. Hicrî takvime göre, yedinci ay olan Receb’in ilk cuma gecesi Regaib Kandilidir. Bu gecede Yüce Allah’ın rahmet, bağış ve yardımlarının dağıtıldığına inanılır.
Özellikle tasavvufi eserlerde yer alan, Hz. Peygamber’in Regâib gecesinde ana rahmine düştüğü (!), Recep ayının ilk Perşembe günü oruç tutup gecesinde Regâib namazı adıyla bir namaz kılmanın sevap olduğu ve bu gecenin birçok faziletinin bulunduğu yönündeki rivayetlerin asılsız olduğu hadis âlimlerince belirtilmiştir.
Özellikle Regâib gecesi ile ilgili olarak halk arasında meşhur olan Regâib namazıyla ilgili rivayeti, 1023 (h. 414) yılında vefat eden Ali b. Abdullah b. Cehdâm isimli Mekkeli sûfî bir zatın ihdas ettiği/ortaya çıkardığı kaynaklarda belirtilmektedir.
Yine kaynaklarda Regâib gecesiyle ilgili özel ibadet ve kutlamaların hicri 5. yüzyılda (miladi 11. yy) ortaya çıktığına ve bu gecenin ilk defa hicri 448 (m. 1056) yılında Kudüs’te, 480 (m. 1087) yılında da Bağdat’ta “kandil” olarak kutlanmaya başladığına dikkat çekilmektedir.
“İslam âlimlerinin büyük bir kısmı Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiîn dönemlerinde Regâib kandilinin bilinmediğini, Regâib günü ve gecesinde muayyen ibadetler yapmanın dinen sakıncalı olduğunu belirtmişlerdir.”
3. Mirac Kandili
Mirac olayının gerçekleştiği Receb ayının 27. Hz. Peygamber’in Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya, oradan da göğe yaptığı yolculuğu ifade eden terimdir. Kur’an’da gece yürüyüşü anlamına gelen “isra” kelimesi kullanılmıştır.
“Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” [İsra:1] Ayeti ile İsra olayı, hadislerle de Mirac olayı gerçekleşmiştir.
Yine Osmanlı döneminde kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenekleşmiştir. Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı için Mirac kandili olarak anılan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Mirac olayını anlatan ve Miraciye adı verilen şiirlerin okunması, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenekti.
Mirac kıssasını okuyup Receb ayının yirmi yedinci gecesini kutlamak ve bazı insanların bu geceye has bazı zikir ve ibadette bulunmaları bid'attır. Yine İslam âlimlerinin ittifakıyla bu geceye ait özel bir namaz da yoktur.
4. Berat Kandili
Berat “kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması” anlamına gelen Arapça “berâe-berâet” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Şaban ayının on beşinci gecesinde Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı ümit edilerek bu geceye Berat gecesi denilmiştir.
Şaban ayının 15. gecesi hakkında şöyle bir sahih hadis vardır:
Ebu Musa el-Eşari (r.a.) şöyle dedi:
“Rasulullah (s.a.v.):
‘Şüphesiz Allah-u Teâlâ Şaban ayının onbeşinci gecesi (kullarına) bakar ve yarattıklarından hepsini mağfiret eder. Yalnız kendisine şirk koşanı ve düşmanlık eden, kin ve husumet besleyene mağfiret etmez’ buyurdu.” [İbni Mace 1390]
Berat gecesinin fazileti ile ilgili olarak zayıf da olsa Hz. Peygamber’den nakledildiği bildirilen birkaç rivayet daha bulunmaktadır. Bunun dışında gündüzünde oruç tutmak ve gecesinde namaz kılmak hakkında ki bütün hadisler ise asılsızdır.
Hz. Peygamber ve Hulefa-i Raşidin döneminde bu gecenin mescidlerde ihya edildiğine, özel dualar yapıldığına ve bu geceye has namaz kıldıklarına dair tek bir rivayet dahi yoktur.
Bir de Berat gecesi ile alakalı olarak halk arasında “Berat gecesi namaz”ı veya“Salâtu’l-Hayr” olarak bilinen bir namazdan söz edilir. 100 rekât olan bu namazın her rekâtında Fatiha ve on defa İhlâs suresinin okunması gerektiği söylenmektedir ki kaynakların belirttiğine göre Berat gecesine ait özel bir namaz yoktur.
Mevzu hadisler konusunda çalışması olan Aliyyu’l-Kari de, bu rivayetin uydurma olduğunu belirttikten sonra, Berat Gecesi namazının miladi 1010 (H. 400) yılından sonra Kudüs’te ortaya çıktığını söylemektedir.
Devam edecek…
18.03.2019
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi