HARPUT PALU’DUR, PALU HARPUT’TUR

Ülkemiz, genel seçimlerin atmosferinden daha çıkmadan mahalli seçimlerin atmosferine girmiş bulunuyor. İlimizde her seçimde olduğu gibi bu mahalli seçimlerin arifesinde de önemine binaen hatırlatmak istiyoruz.

Harput Palu’dur, Palu Harput’tur.

Çünkü:

Bu bölge içinde en öne mli kültür ve medeniyet merkezi Harput ve Palu’dur. Bu bölgede çeşitli kültür ve medeniyetler kurulmuş ve temelleri atılmıştır.

M. Ö. 3 ve 2 binli Eski Tunç Çağı’ndan itibaren Harput ve Palu bölgesinden çeşitli kültür ve medeniyetler gelip geçmiştir. Her kültür ve medeniyet beraberinde bu bölgede bir takım izler bırakmıştır.

Bilinen tarih itibariyle bölge, sırasıyla Sümerler, Şubaralar, Hurriler, Hititler, Asurlular gibi çeşitli medeniyetlerin hâkimiyetinde kalmıştır.

Hititler döneminde Harpert / Karpert / Harput ve havzası; “İşuwa”,  Bala / Balu / Palahovid / Arşemşat / Şimşat / Palu’da kurulan “Palunî Presliği” ile de “Alşe” adını almıştır.

 Asurlular döneminde “Alzi” ismiyle bilinen Harput Havzası, Urartular döneminde büyük bir önem kazanmıştır.

Urartu kralı Menua tarafından fethedilen bölge içindeki Palu, “Şebeteria” ismiyle Menua’nın başkenti ve gözdesi olmuş, Harput bölgesi ise “Supani” ismiyle anılmıştır. Urartu kralı Menua’dan sonra I. Argişti ve II. Sarduri dönemlerinde eyalet merkezi Palu’dan “Alzi”de inşa edilen Harput’a taşınmıştır.

Harput Havzası ve Palu Urartulardan sonra İskitler, Medler, Persler, Partlar, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar’ın hâkimiyetinde kalmıştır. Romalılar döneminde Palu, “Romanapolis” ismiyle anılmıştır.

Hazreti Ömer döneminde Harput, Şimşat/Palu bölgesi “İyaz bin Ganem” tarafından fethedilerek bu bölge İslam kültür ve medeniyeti ile tanışmış oldu.

Emevi halifelerinden Muaviye zamanında Harput, Cezire beldesinin tümünün idaresine atanan İbn-i Ziyad’dan dolayı “Hısn-ı Ziyad” adıyla anılmıştır.

Harput ve Palu bölgesi; üç halife, Emeviler, Abbasiler döneminde devamlı olarak Bizans, Sasani ve Müslümanlar arasında el değiştirmiştir.  

Bölge daha sonra Hamdaniler, Büveyhoğulları ve Mervaniler’in hâkimiyetinde kalmıştır.

1071 Malazgirt savaşından sonra Türkmenler, bir insan seli gibi doğudan Anadolu’nun içlerine doğru akmaya başladılar. Melikşah tarafından kendisine verilen görev ile önce Palu, Çabakçur ve Genç bölgesini ele geçiren Emir Çubuk, Palu merkez olmak üzere Çubukoğulları beyliğini kurmuştur. 1085 yılında Harput’u fethetmesiyle birlikte emirlik merkezini Palu’dan Harput’a taşımıştır.

Çubukoğlu Mehmet Bey’in ölümünden sonra (1106) Artuklu İlgazi Bey’in kardeşi oğlu Nuruddevle Belek Gazi, 1112 yılında Genç, Çapakçur, Palu ve Tunceli’nin güney kısımlarını ele geçirerek Palu’ya yerleşti ve burasını emaret merkezi yaptı. 1115 yılında Harput’u teslim almasıyla emaret merkezini Palu’dan Harput’a taşıyarak Harput’u emaret merkezi yaptı.

Harput ve Palu bölgesi Selçuklu hâkimiyetine girmiş, Selçuklular zamanında Harput’a “Dâr’ül-Fevz” unvanı verilmiştir.

Daha sonra bölge, Harezmliler, Moğollar, Dulkadiroğulları, Memlûklar, Akkoyunlular, Safeviler hâkimiyetinde kalmıştır.

1514 yılında meydana gelen Çaldıran zaferinden sonra 1515 yılında Harput fethedilir. Palu ise iç işlerinde serbest, merkezi idareye vergi ve asker vermekle mükellef, Cemşit Bey ve sülalesine babadan oğula geçen yerel bağımsız ve tam yetkili “hükümet” statüsü verilir. Palu bu imtiyazlı statüsünü Tanzimat dönemine kadar devam ettirmiştir.

Osmanlı döneminde Harput; eyalet/vilayettir. Palu ise Harput ve Diyarbekir Eyaleti’ne bağlı kazadır.

Harput eyalet/vilayet olduğu dönemde idarî sınırları; Malatya, Arapgir, Akçadağ, Hekimhanı, Hısn-ı Mansur (Adıyaman), Kâhta, Besni, Samsad, Gerger, Dersim, Hozat, Mazgird, Çarsancak, Pertek, Çemişgezek, Erzincan, Kemah, Çapakçur, Ergani Madeni, Siverek, Egin, Çermik, Çüngüş, Eğil, Palu, Keban Madeni sancak ve kazaları ile birlikte sınırları Sivas, Erzurum, Bitlis, Diyarbekir ve Urfa vilayetleri ile çevrili büyük bir vilayettir.

Palu kaza olduğu dönemde; Ohi (Karakoçan), Çapakçur (Bingöl), Meneşkut (Solhan), Bulanık, Gökdere, Sivan (Servi), Karabegan (Arıcak), Karaçor, Egil nahiyeleri ve Kocaköy ile birlikte Hani ve Lice’nin bir kısmı ile idarî sınırları Harput, Dersim, Erzurum, Bitlis ve Diyarbekir vilayetleri ile çevrili büyük bir kazadır.

Onun için geçmişten günümüze kadar Harput bir vilayet olarak ve Palu ise bir kaza olarak bu büyüklüklerini korumuştur.

Harput ve Palu; tarihte, kültürde, ilim ve irfanda bir bütün olup ticarî ve siyasî hayatta ise her zaman merkez olmuştur.

Kısaca; Palu ve Harput, bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır.

Harput Palu’dur, Palu Harput’tur.  

 

10.12.2018

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi