SERVER-İ ÂLEM HZ. MUHAMED MUSTAFA (S.A.V.)

"Kendi elleriyle yaptıkları (günahlar) yüzün­den başlarına bir felaket geldiği zaman: ‘Ey Rabbimiz, bize bir elçi göndersen de ona uyup mü'minlerden olsaydık’ diyecek olmasalardı (Seni göndermezdik. Bu bahanelere fırsat vermemek için seni gönder­dik).” [El-Kasas:47]

Ayeti ile birlikte Kur’an-ı Kerim çeşitli yerlerde bu hususu peygam­berlerin dünyaya gönderilmesinin sebebi ve maksadı olarak gösteriyor.

8 Eylül 1992 Salı günü işte bu maksat ve sebeple gönderilen pey­gamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)'in dünyaya teşriflerinin yıl dönümünü yani mevlid kandilini idrak ettik.

Biz Müslümanlar, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) 'e "Server-i Âlem" (Cihan önderi, Dünya Lideri) deriz. Bunun sade ve basit anlamı, "Dünyanın Lideri" dir. Bu lakabın verildiği şahsiyetin bıraktığı eserler o kadar büyüktür ki, kendisine "Server-i Âlem" demek bir mübalağa değil, tamamıyla hakikattir.

Dünya liderliği ve önderliğini kazanmanın bütün özellikleri Resulullah (s.a.v.)'de toplanmıştır:

1. Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)'in hayatına baktığımız zaman, ilk bakışta kendisinin bir bir yurtsever veya milliyetçi olamadığım, bü­tün insanların sevgisini taşıdığını ve evrensel bir fikir ve felsefeye sahip olduğunu görmekteyiz. Şu veya bu aile, sınıf, cemiyet, millet, ırk veya ülkeye özel bir ilgi ve bağı yoktur. Zengin, fakir, küçük sınıf, büyük sı­nıf, beyaz, zenci, arap olan veya olmayan, doğulu, batılı diye fark gö­zetmez. Zira o bütün insanların tek bir soy ve kaynaktan geldiğine ina­nır.

Hayatının hiçbir döneminde belli bir insan sınıfını tercih etiği veya onlardan yana olduğunu gösteren tek bir söz söylememiş, tek bir hare­kette bulunmamıştır. Bu sebepten dolayıdır ki, hayatta iken yakın çev­resinde Arapların yanı sıra, Habeşli, İranlı, Mısırlı, İsrailli ve Bizanslı­larında çok sayıda olduğunu görmekteyiz. Kendisinden sonra ise dün­yanın her bölgesinin insanları kendi milletlerinden biri gibi O'nu lider olarak tanımış ve kabul etmişlerdir.

2. Hz. Muhammed (s.a.v.) zamanını, belirli bir veya birkaç millet ve memleketin geçici ve mahalli meseleleriyle uğraşarak geçirmemiştir. Aksine bütün enerjisini ve gücünü, dünyanın bütün diğer ufak tefek sorunlarının kendiliğinden çözümlenebileceği büyük bir soruna el atmış­tır. O sorun şudur:

Bütün kötülük ve düzensizliğin altında insanın Allah'a başkaldır­ması yatmaktadır.

Çünkü Allah'a başkaldırmış olan kişi mutlaka şu iki hareketten biri­ni yapar: Ya kendini bağımsız ve sorumsuz sanarak keyfine göre hare­ket eder ki, bu onu zalim, serkeş ve gaddar yapar. Ya da, Allah'ın dışın­da başka ilah ve putlara tapmaya başlar. Bu cehalet ve bilgisizlik ise dünyada kötülüğün birçok şekilde ortaya çıkmasına sebep olur. Her iki durumda da sonuç vahim olur.

Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)'in insan hayatını kökünden ıslahı için sunduğu reçete şudur:

İnsan olumlu ve yararlı sonuçlar almak istiyorsa, başını yerde ve gökte tek Hâkim olan Allah'a eğmelidir. Benliğini ve isyankârlığını O'na teslim etmelidir. İtaat ve teslimiyetini O'na bildirmelidir. Kısacası, hayatının kaide ve kanunların başkalarından değil yalnızca O'ndan al­malıdır.

Yeryüzünde insanların yaşamakta oldukları her yörede ve her iklim­de düzensizlik, kötülük ve her türlü hastalığı giderecek ilaç işte budur. Bu formül 1500 yıl önce nasıl yeni ve geçerliydi ise bugün de aynıdır ve kıyamete kadar da ayrı kalacaktır.

3. Resulullah (s.a.v.)'in sadece kaide ve kanunlar getirmekle yetin­meyip bu kaide ve kanunlara dayalı dinamik, güçlü ve kalıcı bir toplumda oluşturduğuna tarih şahittir. Hz. Muhammed (s.a.v.) 23 yıl gibi kısa bir zamanda insanları İslamiyet’in çatısı altında toplayarak Allah'a tes­lim olmalarını sağladı. Onları şirkten kurtardı. Sonra hepsini Allah adına birleştirerek yeni bir ahlak nizamı, yeni bir uygarlık düzeni, yeni bir ekonomik sistem, yeni bir devlet nizamı kurdu. Getirdiği usul ve ta­limatına dayalı mesut ve müreffeh bir hayat nizamının nasıl tesis edilebileceğini dünyaya fiilen göstermiş oldu.

İşte bu büyük basan ve şah eserlerden dolayı O Server-i Alem’dir. Onun liderliğine, önderliğine bütün insanlık şu günlerde çok daha muhtaçtır. Çünkü O'nun liderliği, önderliği ve meydana getirdiği eserler bir millet için değil, bütün insanlık içindir.

Bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olması temennisiyle, bütün Müslümanların mevlid kandili mübarek olsun.

Süleyman Yapıcı

14-21 Eylül 1992

Palu Devran Gazetesi