VAKIF VE MAMURATÜL AZİZ VAKFI
İnsanlığın, insanlık tarihi boyunca geliştirilmiş olduğu yüce değerlerden biri de, kuşkusuz yardımlaşma ve dayanışma duygusudur. İnsanlar toplu halde yaşama ihtiyacını duydukları andan itibaren yardımlaşma fikrine sahip olmuşlar ve buna paralel olarak, kurumlar kurmaya başlamışlardır. Bu duygunun tezahür ettiği kurumların başında da bir dini ve hukuki kuruluş olarak vakıflar gelmektedir. Bununla birlikte yardımlaşma için dernekler ve kurumlar oluşturulmuştur.
“İyilik yapmada ve takvada birbirinizle yarışın” ayeti vakfın menşei,
“Bir insan öldüğünde amelinin sevabı kesilir, amel defteri kapanır. Ancak müstesna olarak üç şeyden kapanmaz, kişinin lehine sevap devam eder. Bunlar;
1. Sadaka-i cariye,
2. Faydalanılan ilim,
3. Kendisine dua eden hayırlı bir evlat.” Hadisi ise vakıfların gelişmesinde en büyük rolü oynamıştır. İslam hukukunda sadaka-i cariye vakıf olarak kabul edilmiştir.
Hz. Ömer zamanında sistemleştirilen vakıf hizmetleri ve faaliyetleri Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, diğer İslam hükümdarları ve emirleri, özellikle Osmanlılar döneminde çok muazzam hayır müesseseleri meydana getirilmiştir.
Öyle ki İslam toplumlarında ekonomik, sosyal ve kültürel hayatın her cephesinde kendisini hissettiren bir yapıya kavuşmuştur.
Mesela; “Osmanlı imparatorluğu devrinde vakıflar ve yardımlaşmalar öylesine gelişmişti ki, bu vakıflar sayesinde bir adam vakıf bir evde doğar, vakıf bir beşikte büyür, vakıf mallarından yer ve içer, vakıf okullarda ve vakıf kitaplardan okur, vakıf bir okulda hocalık yapar, vakıf idaresinden ücretini alır ve öldüğü zaman da kendisi vakıf bir tabuta konur ve vakıf bir mezarlığa gömülürdü.”
İslam dünyasında çok çeşitli vakıflar kurulmuş ve bunlar sayesinde toplumun hemen hemen her kesimine cok önemli hizmetler götürülmüştür. Hayatın bütün alanını kuşatan Vakıfların görmüş olduğu hizmetlerde, birbirine nazaran, farklılık arz etmektedir.
Hayatın bütün alanını kuşatan Vakıfların, görmüş olduğu hizmetlerde, birbirine nazaran, farklılık arz etmektedir. Zikredilen kurumların yanı sıra camiler, Mescidler, okullar, kütüphaneler, kervansaraylar, hastahaneler, mezarlıklar, otlak ve meralar, su yolları, su kemerleri, çeşme ve sebiller, kaldırımlar, aşevleri, dul ve yetim evleri, emzirme ve büyütme yuvaları, hep aynı gaye için yapılan hizmetler cümlesindendir.
Bütün bunlardan başka yolda kalanlara, fakirlere, fakir çocuklarının okutulması ve ihtiyaçlarının karşılanması, öksüz kızlara çeyiz verilmesi, borçlu olarak hapishaneye düşenlerin borçlarının ödenmesi, dul kadınlara ve muhtaç olanlara yardım edilmesi, mektep çocuklarına gıda ve giyecek yardımında bulunulması, fakir ve kimsesizlerin cenazelerinin kaldırılması, bayramlarda çocukların ve fakir kimselerin sevindirilmesi, dini ve ilmi kitapların tamir ve citlenmesi, kış aylarında kuşların beslenmesi, hasta ve garip leyleklerin bakım ve tedavisi gibi daha pek çok hizmetlerde hep Vakıf yoluyla hayır yapma anlayışından kaynaklanmaktadır.
Görüldüğü gibi Vakıflar, yüz yıllar boyunca tüm canlılar için hayat yaşanır hale getirmiş, içtimai nizamın korunmasına katkıda bulunmuş, fertler arasında, yardımlaşma ve dayanışma yolu ile, karşılıklı sevgi bağını kurulmasına, başka bir ifade ile insanlığın dünyevi ve uhrevi saadetini kazanmasına vesile olmuştur.
Bugün ise, bir ölçüde unutulmuş, maddi hayatın girdabında bunalan insanımızın, Vakıfların şevkatli eline ihtiyacı daha da artmıştır.
İşte bu ihtiyacı karşılamak, Allah’ın rızasını kazanmak, insanların ihtiyaçlarını gidermek için kalplerindeki ter temiz duygularla yola çıkan Aziz şehrin birkaç evladının oluşturduğu Mamuratülaziz Vakfı da bunlardan biridir.
Kuruluşundan bu yana yapmış olduğu hizmetler ve yardımları takdirle karşılanmış, Aziz şehrin insanlarının teveccüh ve güvenine mazhar olmuştur.
Vakıf ve vakıf hizmetlerinin unutulduğu bir dönemde mahalli olarak ortaya çıkan Mamüratül Aziz Vakfı’nın hizmetleri takdire şayandır.
Tüm temennimiz; yukarıda belirtilen gayeler doğrultusunda hizmet alanlarını genişleterek, mahalliden ulusala, ulusaldan uluslararası düzeyde yardım ve hizmet ağını genişletmesidir.
Vakfın başkanı sayın Burhan Güneş başta olmak üzere tüm vakıf yönetimini, üyelerini ve gönüllülerini kutluyor, hizmetlerinin genişleyerek sürekliliğini Cenab-ı Hak’tan temenni ediyorum.
22.05.2008
Süleyman YAPICI
Yeni Ufuk Gazetesi