TOPLUM OLARAK NEREYE GİDİYORUZ?
Toplum olarak başımızda iki büyük bela, musibet, felaket ve afet dönmektedir. Bunlardan biri terör ki; bu konuyu birkaç defa işledik. Diğeri ise terörden daha tehlikeli olan fuhuş, zina ve cinsi sapıklıktır. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgesi birinci tehlikeden, Karadeniz, güney ve kuzey sahillerimizle büyük şehirlerimiz da ikinci tehlikeden muzdariptir.
Medya ve özellikle TV'lerin yapmış olduğu ahlakı dejenere eden yayınları devamı sonucu olarak toplumumuz büyük bir ahlaki çöküntü içine girmiştir. Fuhuş ve zinanın yaygınlaştığı toplumumuzda artık cinsi sapıklıklar, eşcinseller, homoseksüeller vs. hızla artmaktadır.
Geçmişte Lut kavmi "Sodom" halkına çok kötü bir şöhret sağlamış olan eşcinsellik gibi sapık ve iğrenç günahı artık toplumumuzda da baş göstermiştir.
Bu çirkin fiili maalesef geçmişte ahlaki bir seçkinlik derecesine çıkaranlar, "Sodom" halkı, eski çağlarda "Yunan Filozofları", modern dünyada ise yalnız Avrupalılar olmuştur. Avrupalılar, adeta işin eksik kalan yönlerini aleni surette tamamlamak için ellerinden geleni yapıyorlar ve bu iğrenç fiile yasal bir statü vermeyi de başarmış bulunuyorlar.
O kadar ki, bazı memleketlerin kanun koyucuları onu yasallaştırmışlardır bile. Şöyle ki, artık eşcinselliğin korkunç bir toplum suçu olduğunu göstermek için tartışmalar düzenlemek de fayda vermez hale geldi. Hâlbuki Halik (Yaratıcı) her-şeyi dişi ve erkek olarak yaratmış, her türü ötekinden farklı ve üremeleri için yekdiğerine tamamlayıcı şekilde varlık âlemine çıkarmıştır.
Bir toplumu yok etmenin en pratik ve basit yolu, o toplumu ahlaken çökertmektir. Zina, eşcinsellik, sevicilik gibi çirkin fiillerin zararları anlatılamayacak kadar çoktur. Nesli karıştırması, soysuzlaştırması, namus ye iffetin, şeref ve haysiyetin sıfıra indirilmesi, kişiliği katletmesi, toplumu kokuşturması, aile bağlarını koparması, birliğini, dirliğini bozması, onları rezalet çukuruna itmesi ve böylece kısa yoldan o toplumu tamamen yok etmesidir.
Her şeyi mubah sayan soysuzlar milletin gençlerini ve kadınlarını bu bataklığa itmek için olmadık planlara ve duyulmadık kurnazlıklara başvurmaktadırlar. Gerçek bu olunca böyle bir toplumda ahlakın bir ölçü ve anlamı, fazilet ve şerefin sözü ve itibarı olur mu?
16.09 / 01.10.1993
Abdullah Haşim (Süleyman Yapıcı)
Deveran
Devran Gazetesi