BİSMİHİ TEALA

Âlemlerin Rabbına hamd, Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) ile akrabası ve bütün ashabına salat ve se­lam olsun. Gazetemizin bu ilk sayısından itibaren inşallah her hafta bu köşede siz okuyucular ile beraber olmaktan mutluluk duyacağım.

Gazetemizin yayın hayatına atıldığı bu hafta içinde İs­lam âlemi; kan gözyaşı, açlık ve acılı haberlerle dolu. Ce­zayir'den Filistin'e, Azerbaycan’dan Bosna Hersek'e, Bangladeş'ten Somali'ye, Afganistan'dan Irak'a...

Bütün bu acıların, ıstırapların, akan kanların ve gözyaşlarının sebebini hiç düşündünüz mü?

İslam âleminin parçalanmasından sonra emperyalist devletler tarafından sömürülen İslam ülkelerinin son çır­pınışlarıdır. Bir, bir buçuk asırdır iktisadi, siyasi ve kültü­rel olarak İslam âlemi bir sömürü odağının içindedir. İs­lam âlemi bu süreç içinde ne ülke zenginliklerini kendi iradesiyle kullanabilmiş, ne aydınlarını kendi inanç ve kül­türel değerleriyle yetiştirebilmiş, ne yönetimi kendi irade­siyle belirleyebilmiş ve ne de içinde yaşadığı hayat sistemi­ne kendi inançları doğrultusunda biçim verebilmiştir.

Bunun sonucunda hala sömürge izlerini üzerinde tam anlamıyla taşıyan İslam âlemindeki yeni uyanışlar başka sömürü şekilleriyle bastırılmak istenmiştir. İslam âlemindeki İslam'ı olmayan sistemlerin çöküşünün habercisidir.

Somali'de ve Arnavutluk'ta hatta Habeşistan'daki aç­lık buradaki sistemlerin bütünüyle çöküşünün habercisi­dir. Bu yüzyılımızda insanların açlıktan ölmeleri ise bu sistemlerin yanında bütün insanlığın bir yüz karasıdır.

Cezayir ve Afganistan'daki kavga ise, yönetimin İslam­laşması için verilen bir kavgadır. Ancak İslam âlemi İslami olmayan batılı değer yargılarından sıyrılıp, İslam'a gö­re yeni bir hayat nizamının sesleri yükselmeye başladığı an dünya çapında bir kuşatmayla karşı karşıya bırakılmak­tadırlar. Cezayir'in büyük bir hapishaneye çevrilmesi, Af­ganistan'daki Müslümanların birbirlerine düşürülmesi sö­mürgeci güçlerin İslam'a karşı duydukları öfkenin ve ki­nin en belirgin görüntüsüdür.

Sovyetlerin dağılmasıyla ortaya çıkan yüz milyonluk nüfusu ile milyonlarca kilometrekarelik coğrafyayı etkile­yen büyük bir İslam gücünün ortaya çıkarmıştır. Bu gü­cün dünya politikasında önemli değişiklikler meydana ge­tireceğini bilen sömürgeci dünya güçleri bu gücü kontrol etmek için faaliyet halindedirler. Bunun için de kullanıl­mak istenen piyon ülke maalesef Türkiye'dir. Türk dünya­sında İslam'ı geri plana iterek laik ve batı değerlerinin ih­racı ile yeniden sömürülmek istenmektedir.

Ortadoğu ülkelerinde verilen kavga ise petrol kavgası­dır. Artık bir damla petrol bir damla insan kanından da­ha önemli hale gelmiştir. Onun için insanlığın yeni bir dünya düzenine ihtiyacı vardır. Ama bu düzeni getirecek olan İslam, onun bayraktarlığını yapacak olan İslam top­lumlarıdır. Batı ve Amerika bunun farkında olluğu için yeni bir dünya düzeni ile islami dirilişi kırarak kendi sö­mürü ağını sürdürmek ve sömürgeleştirmek amacındadır.

25.08.1992

Abdullah Haşim (Süleyman Yapıcı)

Devran

Paludevran Gazetesi